Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
GÜNEY KAFKASYA 2.0

Geçen pazar yapılan Ermeni genel seçimlerinden sonra Güney Kafkasya bölgesinde yeni bir dönem umut edebilir miyiz? Hiçbir şey için kesin değil fakat en iyisini ummaktan zarar gelmez. Şu anki duruma daha yakından göz atalım. Birkaç ay önce 9 Kasım 2020’de 30 yılı aşkın süredir Ermenistan’ın işgali altında bulunan ve uluslararası hukukun Azerbaycan’a ait olduğunu tescillediği Dağlık Karabağ bölgesinde 44 gün süren savaş sonunda iki ülke arasında antlaşma imzalandı.

Rusya, Orta Asya ve Orta Doğu arasındaki bölgede yer alan, dünyanın nispeten küçük bir bölgesi olan Güney Kafkasya’nın birçok cephesinde gerilim ve riskli durumlar artıyor. Yerelliği ve etki bölgelerini koruma ve arttırma amacında olan çeşitli bölgesel güçlere yakınlığı nedeniyle, zaten birçok uluslararası altyapı için önemli bir başlangıç ve durak noktası teşkil eden Güney Kafkasya’nın daha fazla ilgi odağı olacağı anlaşılmaktadır. Halihazırda bölgeden geçen gaz ve petrol boru hatları, dünyanın farklı konumlarındaki uluslararası bağlamda ülkelerin kendilerine rakip gördüğü ve aynı zamanda iş birliği yaptıkları stratejik konumları birbirine bağlamaktadır.

Mevcut altyapıların yanı sıra, gelişmekte olan çok sayıda uluslararası proje, Kafkasya’yı zaten yüksek olan ilginin merkezi haline getirmiştir. Ayrıca imzalanan üçlü bildiri, SSCB’nin dağılmasıyla birlikte çalkantı içinde kalan bölgenin istikrarı için çok önemlidir. Öte yandan 9 Kasım 2020’de[1] imzalanan üçlü bildiriye aracılık eden ve şartlara uyumluluk gösterilmesini sağlayan Rusya’nın bölgeye olan yüksek ilgisini göstermektedir.

Güney Kafkasya’nın geleceğini iyi ve net olarak anlamak için, özellikle güvenlik riskleri ve iş birliği ekonomik kalkınma ile ilgili birçok sorunun yanıtlanması ve daha pek çok problemin ilgili hükümetlere sorulması gerekiyor. 12-14 Temmuz 2020’de[2] Ermeni Kuvvetleri Avrupa’ya gaz gönderen Doğal Gaz koridoruna ve ayrıca Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattına yakın olan Azerbaycan’ın Tovuz kentine yakınlarına 6 Ekim’de bir saldırı başlattı. Burada açıkça belirtildiği gibi, enerji taşımacılığı ve üretimi büyük ilgi görüyor: “Enerji gündemi TANAP boru hattının inşasının tamamlanması ve işletmenin faaliyete başlamasıyla birlikte, Fransa’nın Azerbaycan ve Türkiye’ye yönelik Avrupa yaptırımları olasılığını kesin olarak ortadan kaldıran diplomatik durumun bu şekilde yıkılmasıyla bağlantısı yok değildir.”[3]

Enerji diplomasisine ve etkilerine geçmeden önce imzalanan üçlü bildiri ile kurulan mevcut duruma bakmak gerekir:

Bu antlaşmanın bazı kusurları olsa da, ki bu kusurları daha sonra göreceğiz, şu an için savaşı durdurmada ve önümüzdeki beş yıl için istikrar sağlamada etkili olduğunu kanıtladı. Kısaca antlaşmanın şartlarında görülüyor ki, Ermenistan işgal ettiği bölgeleri belirli bir takvime göre Azerbaycan Cumhuriyeti’ne iade edilmelidir. Dağlık Karabağ içerisindeki küçük bir bölgede Ermenilerin meskunlaşması devam edecek ve Rusya’nın kontrolü altında yerel azınlık olarak yaşantısını sürdürecektir. Metnin son paragrafları, Azerbaycan ile Nahçıvan arasında mevcut güzergah üzerinden her iki yönde ulaşımın kolaylaştırılmasına ayrılmış ve ayrıca “Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan’ın batı bölgelerini birbirine bağlamak için yeni ulaşım bağlantıları kurulacaktır” denmektedir.[4]

Dağlık Karabağ bölgelerinin gelecekteki statüsü ve oluşturulacak “bağlantıların” detayları açıkça belirtilmemiştir ve son zamanlarda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, bu “bağlantıların” yollar ve demiryolları gibi altyapı inşasına atıfta bulunduğu fikrinden çark etme eğilimine girmiştir.[5] Bununla birlikte beş yıllık (otomatik olarak yenilenen) anlaşma, bölgeye fazlaca yatırım yapan uluslararası enerji şirketlerinin çoğu için yeterli, orta vadeli bir bağlam sağlıyor. Artık ülkelerin, bu dönemi ortak bir zemin bulmak ve gelecek hakkında düşünmek için kullanmaları gerekiyor.

Taraflardan gelen bu kadar fazla anlaşılma farkları göz ardı edilemez, bölgenin geleceği ve dolayısıyla ekonomisi hakkında son derece farklı bir anlayışı yansıtıyor. Çok sayıda ülkeyi ve uluslararası şirketleri içeren büyük ölçekli projeler, istikrarsız bir ortamda somutlaştırılamaz.

Bu, tüm bölgenin hali hazırdaki altyapıları yenileme ve daha yeşil enerji kaynakları geliştirme ihtiyacı düşünüldüğünde bu büyük bir sorun teşkil ediyor. Azerbaycan uzun zamandan beri petrol üreticisidir ve şu anda doğal gaz kaynaklarından da oldukça uzun süredir yararlanmaktadır. Ermenistan fosil kaynaklara sahip olmadığından Rus ve İran doğal gaz ve petrolüne bağımlıdırlar ancak yerli elektrik üretimi için nükleer ve hidroelektrik santrallerinden de yararlanmaktadır.[6] Gürcistan esas olarak hidroelektrik santrallerinden üretilen elektrik hariç, diğer enerji ihtiyaçları için de büyük ölçüde fosil yakıt ithalatına bağımlıdır.[7] Genel olarak Güney Kafkas ülkeleri ihtiyaçlarını fosil yakıtlarla karşılıyor ve yenilenebilir enerji kaynakları mevcut olmasına rağmen çoğunlukla faydalanmıyorlar.

Azerbaycan Enerji Bakanı Parviz Şahbazov’un da ifade ettiği ettiği gibi: “Küresel enerji ve gaz piyasasında istikrar, tamamen özgür bir jeopolitik ortam gerektirir.”[8]

Doğu cephesinde ise (Orta Asya ve Çin), ara bağlantılar halen proje aşamasındadır. 2017 yılında Türkmenistan ve Azerbaycan, gazın Türkmenistan’dan Avrupa’ya geçişine ilişkin resmi iş birliği antlaşması imzaladı. Ek olarak, Ağustos 2018’de Hazar’ın hukuki statüsüne ilişkin sözleşme imzalanması, bu denize kıyısı olan devletlerin, diğer iki sınır devleti arasında bir boru hattı inşasını veto edememesini sağlar. Bu her iki tarafın da bu yılın başlarında “Dostlug Sahası”[9] nın işletilmesi koşulları üzerinde anlaşmaya vardığı üzere Azerbaycan ve Türkmenistan’ı birbirine bağlamayı planlayan Trans-Hazar gaz boru hattının (TCGP) gerçekleşmesinin önünü açıyor. ABD’nin Rus gazıyla doğrudan rekabete girdiği için Güney Gaz koridoru projesinin uzun süredir destekçisi olduğunu belirtmek gerekir. Güney Kafkasya’nın uluslararası ilişkilerdeki mevcut durumu, bölgenin büyük olasılıkla yer alacağı uluslararası projeleri de hesaba katarsak daha da kırılgan hale gelebilir.

Bu uluslararası projelerden ilki ve muhtemelen en önemlisi Çin ve diğer birçok Asya ülkesinin ortaya koyduğu “Bir Kuşak Bir Yol” veya “İpek Yolu” projesidir. En kısa yol, Hazar denizi üzerinden Bakü’ye ve dümdüz Kuzey Karabağ ve Zengezur koridorundan Avrupa’ya olacaktır. Bu nedenle, Çin’in bölgenin istikrarına ilgisi çok yüksektir. Zira, Güney Kafkasya üzerinden bu rota, herhangi bir zamanda bir silahlı çatışma çıkması durumunda sekteye uğrayacaktır. Bahsedebileceğimiz ikinci büyük ölçekli ulaşım projesi, Moskova’yı Mumbai’ye bağlayan INST’dir (Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru).

Son olarak, East-Med (Avrupa’ya gaz kullanımı ve ihracatı) ve Nord Stream 2 Projeleri (Avrupa’yı besleyen yakında tamamlanacak gaz boru hattı) var. Son iki proje, Avrupa’nın hala büyüyen bir gaz piyasası olduğunu ve üreticiler arasında mümkün olduğunca hızlı bir şekilde tedarik edebilmek için yarış olduğunu açıkça gösteriyor.

Büyük altyapı projeleri, tarafları diplomasi kullanarak anlaşmazlıkları aşmaya teşvik etme eğilimindedir çünkü kaybedecek daha çok şeyleri vardır. Örneğin, Kafkas ülkelerinin çoğu birbirleriyle eşgüdüm olmadan projeleri teşvik etmeye çalışyorlar çünkü bölgede şu an için farklı çıkarlar var. Halihazırda gaz üreticisi ve ihracatçısı olan Rusya ve İran, hem doğu hem de batı gaz piyasalarında rekabet halindeler ve Güney Kafkasya’nın tamamen barışa kavuşması onların çok da gelmiyor. Ermenistan’ın iddiaları arazi tahsisi ile sınırlı ve komşu ülkelerle ekonomik ve kalkınma ortaklarıyla ilgilenmiyor gibi görünüyor. Rusya ile mevcut ilişkilerinin ve Avrupa ülkelerinden daha fazla yatırım çekmeye çabalarını arasında denge kuruyorlar. Bu, karayla çevrili bir “ada” olarak konumlarını niteler. Yine de, tüm bölgenin iyiliği için yeni seçilen hükümetin konuyla ilgili bakış açısını yeniden değerlendireceğini umabiliriz.

Öte yandan Azerbaycan, Türkiye ile koordineli olarak, tam da uluslararası projelere dahil oldukları için bölgenin istikrara kavuşmasını talep etmektedir (mesela İpek Yolu ve onun dijital karşılığı olan “Dijital İpek Yolu” projelerine yönelik Azerbaycan, “Dijital Merkezi Ağı” insiyatifi oluşturmuştur.[10])

Güney Kafkasya’daki farklılıklar ekonomik kalkınma ortaklıklarıyla sınırlı değildir. Bu, burada yer alan çok çeşitli askeri ve güvenlik paktları ile en iyi şekilde gösterilmektedir. NATO'yu, AGİT'i (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı), CSTO'yu (Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü- Eski Sovyet bloğu) ve son olarak Azerbaycan ile Türkiye arasında yakın zamanda imzalanan “savunma işbirliğine odaklı, istikrarı ve bölge istikrarını teşvik eden ve yeni ulaşım yolları” konuları kapsayan Şuşa Deklarasyonu’nu sayabiliriz.[11]

Mevcut duruma ilişkin bu genel bakışı akılda tutarak, bir adım ileri gidelim ve beş yıl veya daha fazla bir süre içinde ne görmeyi beklediğimizi hayal edelim. Başlamadan önce kısa bir not: Bahsedilen önemli sayıda projeye rağmen, Güney Kafkasya ülkeleri çoğunlukla “alıcı” konumundadırlar. Daha geniş Avrupa-Asya bölgesi için de kendi projelerini geliştirmek daha faydalı olabilir.

İlk hedef, bu hassas bölgenin daha fazla istikrarsızlaştırılmasını önlemek için üçlü bildirinin her noktasında istikrarı sağlamak için mümkün olan her türlü güvenlik mekanizmasını uygulamak olmalıdır. Kanada Küresel İlişkiler Enstitüsü'nden Robert M. Cutler'a göre: “Karabağ'daki barış sürecine yönelik uzun vadeli en büyük tehlikeler, Ermeni iç politikasının evrimi […] ve Rus politikası sorunudur”.[12] Demektedir. Güney Kafkasya, Çin'in İpek Yolu'nda kilit bir nokta olmasından dolayı Washington'u büyük ölçüde rahatsız eden bir proje olduğundan, ABD'nin bölgeye müdahalesi orta ve uzun vadede göz ardı edilemez.

Karadeniz veya Doğu Akdeniz'den yeni doğal gaz kaynaklarının keşfi, işletilmesi ve ihracı, Güney Kafkasya'nın enerji arzı ve piyasası konusundaki rolünü değiştirebilir. Sonuç olarak, bölgedeki kısa vadeli enerji üreticileri, yani Azerbaycan, iç tüketimini azaltarak ihracatlarını maksimize etmeyi, Avrupa ve Asya'daki pazar paylarını artırmak ve daha büyük hacimler için uzun vadeli sözleşmeler imzalamayı düşünmelidir. Bu, Ermenistan'ın da yararlanabileceği TCGP gibi projelerin geliştirilmesi ve Azerbaycan ile Türkiye arasında Güney Ermenistan'dan geçen bir boru hattının inşası olasılığı ile en iyi şekilde ortaya konmaktadır.

Aynı zamanda, komşu ülkeler ve AB ile elektrifikasyon entegrasyonunu artırmak, elektrik piyasalarının ve alt yapının gelecekte birleşmesi adına zemin hazırlamak akıllıca olacaktır.

Kararlı ve pragmatik yaklaşımların yanı sıra uygulanan uzun vadeli stratejiler, Kafkasya'da barış ortamının sağlanması ve uluslararası yatırımların gerçekleştirilmesi için gerekli olan istikrar ortamının sürdürülmesine yardımcı olacaktır. Güney Kafkasya'nın uluslararası taşımacılıkta, mal ve enerji üretiminde gelişmiş ve uzun vadeli etkili bir merkez olarak başarısının anahtarı burada yatmaktadır –gerekli yatırımları yapılması şartıyla. Buna yönelik hem Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev hem de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgenin geleceğini tartışmak ve istikrarını sağlamak için altı ülkenin (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, İran, Rusya ve Türkiye) yer aldığı bir platformun (Altılı platform) hayata geçirilmesini önerdiler. Görünüşe göre bu öneri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından da olumlu karşılanmıştır.[13]

Bu öneriler, Güney Kafkasya'nın istikrarı ve ekonomik büyümesi için uzun vadeli çözümler sağlayacaktır. Bir bütün olarak daha güçlü olmak, dış istikrarsızlaştırma girişimlerini önlemeye ve gelecekte uluslararası enerji ve ulaştırma projeleri kapsamında bölgenin statüsünü daha iyi müzakere etmeye yardımcı olacaktır. Kısaca bu şekilde hareket edip daha dengeli ortaklık ilişkileri kurulabilir. Bu amaca ulaşmak için diğer ülkelerle uzun vadeli koordineli projeler gerekiyor ve bu ancak bölgesel barışla mümkün olabilir.


[1] Andras Racz, « In Russia’s Hands », Conflict Series, 08.04.2021, https://www.iss.europa.eu/content/russias-hands (Access Date): 21.06.2021.

[2] Esmira Jafarova, « Armenia’s Attack against Tovuz is also an attack against Europe’s security”, 24.07.2020, https://moderndiplomacy.eu/2020/07/24/armenias-attack-against-tovuz-is-also-an-attack-against-europes-energy-security/  (Access Date): 19.06.2021.

[3] Edouard Pontoizeau, “Le TANAP, ou l’aboutissement d’une stratégie énergétique », 09.03.2021, https://creergeneva.com/2021/03/09/le-tanap-ou-laboutissement-dune-strategie-energetique/ (Access Date): 10.06.2021.

[4] « Statement by President of the Republic of Azerbaijan, Prime Minister of Armenia and President of the Russian Federation”, 10.11.2020, http://en.kremlin.ru/events/president/news/64384 (Access Date): 22.06.2021.

[5] Kürşad Zorlu, “Nahçivan Koridoru için su koyvermeye başladılar!”, 05.06.2021,  https://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-kursad-zorlu/3094748-nahcivan-koridoru-icin-su-koyvermeye-basladilar (Access Date): 18.06.2021.

[6] “Armenia”, 2020, https://www.iea.org/countries/armenia (Access Date): 18.06.2021.

[7] “Data and Statistics”, 2020, https://www.iea.org/data-and-statistics, (Access Date): 18.06.2021.

[8] Nick Coleman, Stuart Elliott, “Nagorno Karabakh peace deal ‘good news’ for energy security: Azerbaijan”, 12.11.2020, https://www.spglobal.com/platts/en/market-insights/latest-news/natural-gas/111220-ending-of-nagorno-karabakh-clashes-good-news-for-energy-security-azerbaijan-minister (Access Date): 17.06.2021.

[9] Robert M. Cutler, “Azerbaijan and Turkmenistan Agree on the Caspian”, 12.03.2021, https://www.cacianalyst.org/publications/analytical-articles/item/13664-azerbaijan-and-turkmenistan-agree-on-the-caspian.html (Access Date): 23.06.2021

[10] Orkhan Baghirov, “Azerbaijan and China sign $800 Million Economic Package: The Geo-Economic Implications”, Eurasia Daily Monitor Volume: 16 Issue: 78, 29.05.2019, https://jamestown.org/program/azerbaijan-and-china-sign-800-million-economic-package-the-geo-economic-implications/ (Access Date): 22.06.2021.

[11] Faruk Zorlu, “Turkey and Azerbaijan ink Shusha Declaration to further boost ties”, 16.06.2021, https://www.aa.com.tr/en/politics/turkey-and-azerbaijan-ink-shusha-declaration-to-further-boost-ties/2276305 (Access Date): 22.06.2021.

[12] Robert M. Cutler, “Caucasian Knots Take Shape in the Amenia-Azerbaijan Ceasefire”, 11.05.2021, https://www.cacianalyst.org/publications/analytical-articles/item/13673-caucasian-knots-take-shape-in-the-armenia-azerbaijan-ceasefire.html (Access Date): 19.06.2021.

[13] Bakü’den Kafkasya’ya 6l’li Platform plani: ‘Putin de kabullendi”, 22.06.2021, https://www.turkrus.com/1407624-bakuden-kafkasya%E2%80%99ya-6li-platform-planiputin-de-bunu-kabullendi-xh.aspx (Access Date): 22.06.2021.