Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
KABİL’İN DÜŞMESİ SONRASINDA HIZLANAN AFGAN GÖÇÜNE BATI’NIN BAKIŞI

Avrupa’da ve ABD’de, özellikle büyük bir altyapı projesi yapılacağı zaman Not In My Back Yard (NIMBY)[1] hareketleri sergileniyor. Mülteci ve sığınmacı mevzusunda da, Batı’nın yaklaşımı benzer bir şekilde görülmektedir. Tüm dünyada insan hakları kuvvetle savunurken, kendi ülkesindeki mültecilere yönelik ayrımcılık, ırkçılık ve şiddetle baş edemiyor. 2016 yılında Suriyeli göçü esnasında televizyon ekranlarında Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde hem halkın hem de devlet güçlerinin mültecilere karşı insaniyete aykırı davranışları hala zihinlerimizdedir. Son haftalarda ise Batı ülkeleri Afganistan’dan gelmekte olan göç akımı karşısında endişe duymaktadır.

29 Şubat 2020’de ABD ile Taliban arasında imzalanan barış anlaşması kapsamında ülkedeki tüm yabancı güçlerin çekileceği yönünde verilen söz, Afganistan’daki güncel durumun kaynaklarından birisi durumundadır.[2] Bu tarihten itibaren Taliban, Kabil’deki merkezi hükümet ile ülkede hakimiyet kurmak için mücadele içine girmiştir. Taliban’ın bir kaç ay içerisinde Afganistan’ın tümünde denetimi ancak sağlayacağı hesaplanırken 15 Ağustos itibarıyla Taliban tüm Afganistan’ı ele geçirdiğini açıkladı. Devlet Başkanı Eşref Gani başta olmak üzere önemli siyasi figürlerin neredeyse tamamı yurtdışına kaçtı. İşte Taliban’ın bu ani hakimiyeti sonrasında Kabil havalimanında uçaklara hücum eden Afganlıların görüntüsüyle beraber yıllar sonra Afgan göçü yeniden dünya medyasında geniş olarak yer almaya başlamıştır.

Bazı kaynaklara göre, birkaç aydır İran üzerinden her gün yaklaşık 2,000 Afgan mülteci Türkiye sınırından geçiş yapmaktadır.[3] Bazı Afgan mültecilerin Türkiye’den Avrupa’ya ulaşmak istemesi, AB ülkelerinin liderlerinden sert tepkiler gelmesine neden olmuştur. Avusturya Şansölyesi Sebastian Kurz; Temmuz 2021’de, “Bu göç akımları nedeniyle geçen yıllarda Avrupa’ya çok fazla antisemitizm ithal ettik. Gelen insanlar arasında açıkça homofobik olan ve kadınların haklarını kayıtsız şartsız önemli görmeyen sayısı çok” ifadesiyle birlikte göç yoluyla Avrupa’da İslamcılığın artması konusunda “Bu hasta ideolojiyi Avrupa’ya ithal etmek istemiyorum” söyleminde bulunmuştur.[4]

Halbuki Afgan göçü, ne ABD için ne Avrupa için ne de Orta Doğu ülkeleri için yeni bir durum değildir. 1979’deki Sovyet işgalinden sonra 1990 yılında komşu ülkelerdeki Afgan sığınmacıların sayısı 6 milyonu aşmıştır. 1990’dan itibaren sığınmacıların birçoğunun ülkesine dönmesine rağmen, özellikle İran’da ve Pakistan’da kalmayı tercih eden mülteci sayısı oldukça yüksektir. 11 Eylül 2001 olayları dahiline, ABD tarafından başlatılan “Sürekli Özgürlük” adlı askeri işgalle beraber, Afgan göçü yeniden canlanmıştır. 2015-2016 yıllarından itibaren, Afgan göçmenler Türkiye’ye ve Avrupa’ya düzenli olarak gelmektedirler.[5] Bu çerçevede, Batı medyasının Afgan göçüne bu kadar ilgi göstermesi bazı sorulara işaret etmektedir.

ABD'nin görünüşte tek taraflı olarak ülkeden çekilme kararı ve özellikle Türkiye'de ve Avrupa’da Afgan göçmenlerin bir anda medyada büyük önem kazanmasının aynı dönemlere denk gelmesi tesadüf müdür? Avrupa medyası ABD politikası sonucunda köşeye sıkıştırılmış mıdır yoksa ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi, Avrupa Birliği ve NATO'nun ortak bir kararının sonucu mudur? Sonuç olarak, Batı’nın bu bakış açısından doğacak olan göç politikaları, Türkiye başta olmak üzere Orta Doğu ülkelerini mülteci sorununa farklı çözümler bulabilmek maksadıyla bir arayışa yöneltmektedir.

Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü (UNHCR) verilerine göre, 2018 yılında dünya çapında 2.5 milyon Afgan mülteci kayıtlıdır.[6] Ancak kayıtsız mültecilerle birlikte bu rakamın çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Örneğin UNHCR, 2021’de İran’daki muhtemel Afgan mülteci sayısını 3.616.000 olarak belirtmiştir.[7] Suriye’den gerçekleşen göç hareketlerinde görüldüğü üzere, resmi kayıtların Afgan mülteci sayısı konusunda gerçeği yansıtmadığı söylenebilir. 2015 yılında AB; mülteci krizini önlemek için, yasadışı göç ve geri dönüş stratejisi gibi bir takım düzenlemeler yapmıştır.[8] Bu düzenlemeler bağlamında AB, 1.2 Milyar euro karşılığında, 2016’da Afganistan ile bir anlaşmaya varılmıştır.[9] 18 Mart 2016 tarihinde Almanya’da düzenlenen AB Mülteci Zirvesi esnasında Türkiye ile yapılan anlaşmanın, Afgan göçünü de kapsaması ve yenilenmesinin gerekli olduğu Avrupalı liderlerce dile getirilmiştir.[10] 9 Temmuz 2021’de Fransız basınında “Taliban’dan kaçan on binlerce Afgan mültecinin Avrupa’nın kapısını çalması, Avrupalı liderlerin kabusudur” yorumu yapılmıştır.[11] Aynı makalede, Afgan göçü konusunda ılımlı olan Avrupalı bir yetkilinin “Almanların ödü kopuyor” ifadesi aktarılmıştır. Bazı kaynaklara göre, Fransız Dış İşleri Bakanlığı, İslamabad’daki konsolosluğuna Afganlara artık vize verilmemesi talimatında bulunmuştur. Fransa’da Afgan uyruklular, sığınma statüsünü talep edenler arasında birinci sırada yer almaktadırlar.[12]

Birleşik Krallık basını ise “Kale Avrupa: Ahlaki pusulasını kaybeden bir kıta” başlığıyla Avrupa ülkelerin mülteci politikalarını eleştirmiştir.[13] Nitekim, Avrupa’nın Afgan mültecileri geri gönderme politikasına en fazla tepki gösterenler sivil toplum kuruluşlarıdır (STK). 18 Temmuz 2021’de 30 STK, AB’ye Afgan mültecilerin sınır dışı edilmesinin derhal durdurulması çağrısında bulunmuştur. Neticede, mültecilerin sınır dışı işlemleri Finlandiya ve İsveç’in ardından Almanya, Belçika ve Fransa tarafından dondurulmuştur.[14],[15] Birleşik Krallık medyasında ABD’nin Afgan göçüne yaklaşımı da eleştirilmektedir.[16] Afganistan’ın mevcut durumundan önemli ölçüde sorumlu olan ABD, coğrafi konumu nedeniyle Orta Doğu ve Avrupa ülkelerine göre Afgan göçün sorununa daha uzaktan bakabilme imkanına sahiptir.

Neticede bazı Batılı liderlerin söylemlerine bakıldığında, konu göçmenler olduğunda akım kelimesi neredeyse akın kelimesiyle eşleştirilmektedir. Liderler Afgan göçmenlerin yasadışı faaliyetlerde bulunduklarını, hem Avrupa’nın değerlerine uyum sağlamadıklarını hem de saygı göstermediklerini ve hatta medeniyetsizce davrandıklarını belirterek, tehdit algısı oluşturmaktadır. Batı’nın bu yaklaşımın iki ayağı olduğu söylenebilir. Birincisi, halk arasında yükselen ırkçılık ve islamofobinin kamuoyuna yansımasının ülkelerin siyasetçileri üzerinde etkili olmasıdır. Göçmen sorunu yeni değildir ancak son yıllarda üst üste gelen göçmen akımları, halihazırda var olan büyük tepkilerin daha da artmasına neden olmuştur. Dolayısıyla, Avrupa liderlerinin kamuoyuna karşı çıkmak istememesi şaşırtıcı olmayacaktır. İkincisi ise, iç kamuoyunda yapılan söylemlerin arkasında mülteci kaynaklı güvenlik risklerini önlemeye yönelik, Avrupa ülkeleri tarafından koordineli görülmeyen ancak kapsamlı ve Orta Doğu bölgesi açısından ağır bir bedel taşıyacak bir göç politikasının uygulanmasıdır.

Avrupa’nın bu politikası, esas olarak AB ile sınır olan ülkelere yük olacaktır. Sınır kontrolü ve geri dönüşler gibi konuları ele alan anlaşmaların yürürlüğe konması ile yapılan anlaşmalara uyulmasını sağlamak AB ile sınır olan ülkelerin sorumluluğunda olacaktır. Dolayısıyla Avrupa ve ABD’nin, doğrudan mültecilere verilen veya bazı örgütler aracılıyla dağıtılan düşük bir maddi destek karşılığında ülkelerindeki göç sorununun sınırdaş ülkelere yüklenmesinin peşinde olduğu görülmektedir. Afgan ve Suriyeli mültecilerin Batı tarafından bu şekilde reddedilmesinin temel nedenleri, temsil ettikleri ekonomik mali ağırlık ve varlıklarının yarattığı sosyal gerilimlerdir. Bazı yorumlara göre ise, İran yaklaşan akını kontrol edemezse, Afgan vatandaşlarının Türkiye'ye akışı eşi görülmemiş seviyelere ulaşabilir. Ancak AB, Afganistan'dan artan düzensiz göç sorunu karşısında Ankara'yı desteklemek konusunda isteksiz görünmektedir. Bu nedenle Ankara ve Avrupa arasındaki mülteci sorunu probleminde yeni bir sayfa açılacağı düşünülmektedir.” [17]

Batı’nın bu politikası Afgan göçü açısından, İran ve Pakistan yanı sıra, jeopolitik konumu nedeniyle en fazla ülkemize yük olacaktır. Afgan mülteciler için Türkiye’nin uygun bir ülke olduğunu dile getiren bazı Avrupa liderleri gibi ABD’de ülkemize benzer bir tutum sergilemektedir.[18] Türkiye Dış İşleri Bakanlığı, bu bakış açısına karşı sert tepki vermiştir. Dış İşleri Bakanlığı, “Türkiye, bölgeden kaynaklanan kitlesel bir göç krizinin sonuçlarına katlanmayacak ve yeni bir göç dalgası da üstlenmeyecektir” açıklamasının yanı sıra “Türkiye’nin AB’nin sınır muhafızı veya sığınmacı kampı olmayacağını vurguluyoruz” ifadesinde de bulunmuştur.[19] Genellikle Orta Doğu’dan daha istikrarlı bir ekonomik, siyasi ve jeopolitik düzene sahip olan Avrupa ülkelerinin, Suriye göçünün arkasından Afgan göçünün de yükümlüğünün üstlenilmesi talebi nasıl algılanmalıdır? Ek olarak; ülkemizin bulunduğu bölgede siyaseti, insan haklarını ve basın özgürlüğünü devamlı eleştiren Batı ülkelerinin mülteci konusuna gelindiğinde topu Türkiye’ye atması düşündürücüdür.

Bu açıdan bakıldığında, Dışişleri Bakanlığı’nın “kitlesel göç krizinden endişe duyan Avrupa ülkelerinin çözümü Türkiye’de aramak yerine Afganistan ve komşu ülkelerle doğrudan görüşmesi, düzensiz göç ve insan kaçakçılıyla mücadele ve düzenli göçmenlerin bulundukları topluma entegrasyon konularına kafa yormaları daha yararlı olacaktır” açıklaması manidardır. Ancak bu tarz söylemlerin kapsamlı bir politikaya dönüştürülmesi ve bu politikaların uygulanması mühimdir. Acaba Orta Doğu’daki devletler, mülteciler konusunda hangi tehditlerle karşılanabilir? AB ve ABD’nin, ülkelerindeki Afgan göçü sorununu başka ülkelere mâl ederken aynı zamanda Orta Doğu’daki siyasi ve toplumsal hedeflerine ve çıkarlarına yönelik politikalar üretme olasılığı da göz ardı edilmemelidir. Yani Batı, göç sorunu kullanarak Orta Doğu ülkelerdeki ajandalarında ilerlemek niyetiyle adım atıyor olabilir.

Batı’nın göç politikaları neticesinde mültecilerin surumluluğunu üstlenecek ülkeler gelecekte üç açıdan sorun yaşayabilirler. Bu sorunlar birbirlerine bağlı olarak karşımıza çıkan siyasi, toplumsal, ekonomik sorunlar ve güvenlik sorunlarıdır. Birincisi, Covid-19 salgını dünya çapında var olan ekonomik krizi derinleştirmiştir. Bunun yanı sıra, mültecilerin ekonomi üzerindeki olumsuz etkisi kamuoyunda şimdiden ağır tepkilere sebep olmuştur. Bu da, liderlerin halk tarafından baskılanmasına sebep olabilir. İkincisi, mülteciler sorunu toplumda tartışma ve gerilim doğurabilecek özelliklere sahiptir. Siyaseti istikrarsızlaştırırken toplumda da huzursuzluk yaratabilmektedir. Son olarak, belirli yerlere çok sayıda mülteci sığdırmaya çalışmak, bahsi geçen bölgede ideolojik olarak hassas ya da savaş ve silahlar gibi militer konularda deneyimli olan bazı kurumlar veya örgütler aracılıyla kolayca manipüle edilebilir kitleler oluşturmaya zemin hazırlamak anlamına gelmektedir. Belki de uzun vadede en ciddiye alınması gereken tehdit budur.

Nitekim görülmektedir ki, Afgan göçü sadece Afgan göçmenlerden ibaret değildir. Batı, kendini mültecilerden korumak adına Türkiye’nin bulunduğu bölgeyi kaosa sürüklemektedir. Bu bağlamda Türkiye ve diğer bölge ülkelerinin bir araya gelip, AB ve ABD’nin sunduğu çözümsüzlük politikaları karşısına uluslararası örgütlere ve uluslararası hukuka başvurarak koordineli bir şekilde, daha kapsayıcı ve ahlaki çözümler üretmesi yeni bir kapı açabilir. Nihai hedef, mültecilerin kendi topraklarına insani bir şekilde dönmelerini sağlamak olmalıdır.


[1] NIMBY: “Not In My Back Yard”, türkçesiyle “Arka bahçemde olmaz” anlamına gelmektedir.

[2] TRT Haber, “Afganistan'da Taliban'ın yayılması hız kazandı”, 03.08.2021, https://www.trthaber.com/haber/dunya/afganistanda-talibanin-yayilmasi-hiz-kazandi-599362.html (Erişim Tarihi): 03.08.2021

[3] Jamie Dettmer, “Europe Fears an Afghan Migration Crisis”, 02.08.2021, https://www.voanews.com/europe/taliban-advances-europe-fears-afghan-migration-crisis (Erişim Tarihi): 03.08.2021

[4] Cumhuriyet.com.tr, “Avusturya'dan Türkiye'deki Afgan sığınmacılara ilişkin açıklama”, 26.07.2021, https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/avusturyadan-turkiyedeki-afgan-siginmacilara-iliskin-aciklama-1855286 (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[5] Ola Karakurt, “40 yıllık umuda yolculuk hikayesi: Afgan göçmenler”, 22.05.2021, https://www.trthaber.com/haber/dunya/40-yillik-umuda-yolculuk-hikayesi-afgan-gocmenler-575024.html (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[6] UNHCR, “Afghanistan”,https://www.unhcr.org/afghanistan.html (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[7] UNHCR, “Refugees in Iran”, https://www.unhcr.org/ir/refugees-in-iran/ (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[8] Manuela da Rosa Jorge, “European Union Readmission Agreements: Deportation as a Gateway to Displacement?”, 05.07.2021, https://www.e-ir.info/2021/07/05/european-union-readmission-agreements-deportation-as-a-gateway-to-displacement/ (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[9] Susanna Morrison-Métois, “Responding to Refugees Crises, Lessons from evaluations in Afghanistan as a country of origin”, OECD yayınları, Eylül 2017, https://reliefweb.int/sites/reliefweb.int/files/resources/afghanistan_-_responding_to_refugee_crisis_-_lessons_from_evaluations_in_afghanistan_as_a_country_of_origin.pdf (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[10] Belga, “Le secrétaire d’Etat Sammy Mahdi veut étendre le ‘Turkey Deal’ pour les réfugiés afghans”, 02.08.2021, https://www.rtbf.be/info/belgique/detail_le-secretaire-d-etat-sammy-mahdi-veut-etendre-le-turkey-deal-pour-les-refugies-afghans?id=10816886 (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[11] Jean-Dominique Merchet, “Migrants: l’Europe redoute une vagua afghane”, 09.07.2021, https://www.lopinion.fr/edition/international/migrants-l-europe-redoute-vague-afghane-249424 (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[12] Euronews ve AFP, “Le commandement de l’OTAN en Afghanistan quitte définitivement le pays”, 13.07.2021, https://fr.euronews.com/2021/07/13/le-commandant-de-l-otan-en-afghanistan-quitte-definitivement-le-pays (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[13] The Guardian, “The Guardian view on Fortress Europe: a continent losing its moral compass”, 01.08.2021, https://www.theguardian.com/commentisfree/2021/aug/01/the-guardian-view-on-fortress-europe-a-continent-losing-its-moral-compass (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[14] SudOuest.fr ve AFP, “Trente ONG appellent l’Europe à suspendre les expulsions de migrants afghans”, 21.07.2021, https://www.sudouest.fr/international/crise-des-migrants/trente-ong-appellent-l-europe-a-suspendre-les-expulsions-de-migrants-afghans-4222657.php (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[15] T24, “Fransa, Afgan göçmenlerin sınır dışı edilmesini durdurdu”, 12.08.2021, https://t24.com.tr/haber/fransa-afgan-gocmenlerin-sinir-disi-edilmesini-durdurdu,971634 (Erişim Tarihi): 13.08.2021

[16] AFP-Washington, “US ready to take in more Afghan refugees – but won’t help them leave”, 02.08.2021, https://www.theguardian.com/world/2021/aug/02/us-afghanistan-refugee-admissions-taliban (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[17] Meryem Hafidi, “Afghanistan: La nouvelle crise migratoire entre la Turquie et l’Europe”, 27.07.2021, https://atalayar.com/fr/content/afghanistan-la-nouvelle-crise-migratoire-entre-la-turquie-et-leurope (Erişim Tarihi): 04.08.2021

[18] Betül Yürük ve Anadolu Ajansı, “Afgan göçmenler için Türkiye’yi adres gösteren ABD’den yeni açıklama: Kimseyi Türkiye’ye yönlendirmedik”, 04.08.2021, https://www.haberler.com/son-dakika-haberi-abd-disisleri-bakanligi-sozcusu-price-kimseyi-14309798-haberi/ (Erişim Tarihi): 05.08.2021

[19] BBC Türkçe, “Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Afgan mülteci politikasına tepki gösterdi: ‘Türkiye’nin yeni bir göç krizini üçüncü bir ülke adına üstlenecek kapasitesi yok”, 04.08.2021, https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/disisleri-bakanligi-abdnin-afgan-multeci-politikasina-tepki-gosterdi-turkiyenin-yeni-bir-goc-krizini-ucuncu-bir-1857745 (Erişim Tarihi): 05.08.2021