Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Türkiye'nin Balkanlar'da Güvenilir Aktör Olarak Rolü ve Etkisi

Türkiye Balkanlar’da güvenilir bir aktör olarak görülmektedir. Bunun sebebini anlayabilmek için öncelikle bölgeyle Türkiye arasındaki tarihsel sürecin incelenmesi gerekmektedir. Balkanlar ve Türkiye arasında derin tarihi bağlar bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlarda beş yüzyıl süren hâkimiyeti sonucunda bugün Türkiye’nin bölgede etkin bir rol oynadığını hatta zaman zaman bölgedeki çatışmaların veya diplomatik krizlerin çözülmesinde arabulucu rolü üstlendiğini görmekteyiz. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin hem bölgenin jeopolitik konumu hem de tarihsel bağları sebebiyle Balkan Devletleri ile her daim yakın diplomatik ilişkiler kurduğu bilinmektedir.

Osmanlı ve Balkanlar

Osmanlı İmparatorluğu on dördüncü yüzyılın sonlarına doğru Balkanlar’a girmeye başlamış ve yirminci yüzyılın başlarına kadar bölgede varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği sırasında Balkanlar, ticaret yollarının kavşağı olmuş ve bölge, farklı inançlara ve kültürlere sahip insanların bir arada yaşadığı kozmopolit bir yapıya bürünmüştür.

Osmanlı İmparatorluğu’nda on dokuzuncu yüzyıl boyunca yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin sonunca imparatorluk yapısında çözülmeler başlamış ve yüzyılın sonuna doğru milliyetçilik akımının da etkisiyle imparatorluk dağılma sürecine girmiştir. On dokuzuncu yüzyılın sonlarına gelindiğinde ise Balkan ulusları başta olmak üzere imparatorluğunun dört bir yanında milliyetçi isyanlar patlak vermiştir. [1]

Balkan Savaşları (1912-1913) sırasında, Osmanlı İmparatorluğu Balkanlar'daki topraklarının büyük bir kısmını kaybetmiş ve bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlar'daki hâkimiyeti sona ermiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlar'daki hâkimiyeti, bu bölgenin tarihini büyük ölçüde etkilemiştir. Osmanlı dönemi, Balkanlar'da birçok etnik grup, dini ve kültürel unsurun bir arada yaşamasına olanak sağlayan bir dönemi simgelemektedir. Bu tarihsel süreç, Balkan ülkeleriyle Türkiye ortak tarihsel hafızaya istinaden kuvvetli bir bağ oluşturarak, Türkiye’nin bölgede halen politik düzlemde etkin bir rol oynamasına olanak sağlamıştır.[2]

Türkiye ve Balkan Ülkeleri Arasındaki Diplomatik İlişkilerin Durumu

Türkiye ve Balkan ülkeleri arasındaki diplomatik ilişkilerin yukarıda saydığımız tarihsel süreç ve bağlar sebebiyle ekseriyetle işbirlikçi ve olumlu bir havada sürdürüldüğü bilinmektedir. Türkiye Balkanlar’daki birçok devlet ile güçlü diplomatik bağlar kurarak bu ilişki ağının sürdürülmesine özen göstermektedir. Yer yer özelikle Yunanistan ve Bulgaristan gibi Balkan ülkeleri ile ipler gerilse de Türkiye bölge barışının sağlanmasında garantörlük rolü üstlenmektedir. Balkanlar'da Türkiye'nin diplomatik varlığı, bölgesel istikrarın korunmasına ve çeşitli sorunların çözümüne katkı sağlama kapasitesini artırılması açısından hayati bir önem taşımaktadır. Bu sebeple de uluslararası örgütlerin bölge ile ilgili müdahalelerinde öncelikle Türkiye’nin yardımlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Türkiye ve Balkan ülkeleri arasındaki diplomatik ilişkiler, birçok mekanizma ve platform aracılığıyla sürdürülmeye ve günden güne sağlamlaştırılmaya devam etmektedir. Özellikle “Balkan İşbirliği” ve “Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci” gibi bölgesel organizasyonlar, Türkiye'nin Balkan ülkeleri ile işbirliğini içerinde olmasını her zaman desteklemektedir. Öyle ki bu platformlar, çeşitli konuları ele almak ve bölgesel sorunlara çözüm bulmak için hem bölgedeki ülkelere hem Türkiye’ye önemli fırsatlar sunmaktadırlar. Türkiye bahsi geçen bu organizasyonlara da aktif bir katılımcı olarak, istikrar, ekonomik kalkınma, güvenlik ve kültürel değişim konularında bölge devletlerini işbirliği içinde olmaya teşvik etmektedir.

Türkiye’nin “bölgesel sahiplenme” ve “kapsayıcılık” ilkeleri gözetilerek şekillendirilen Balkan politikasının dört ana eksenini; üst düzeyli siyasi diyalog, herkes için güvenlik, azami ekonomik entegrasyon ve bölgedeki çok etnikli, çok kültürlü, çok dinli toplumsal yapıların muhafazası teşkil etmektedir. Bölge ülkeleri arasında “ortak çıkar alanları” yaratılarak mevcut işbirliğinin hızlandırılması ve kapsamlı bir bölgesel entegrasyon sağlanması işbirliğine yönelik hedeflerin başında gelmektedir.

Türkiye ve Balkan ülkeleri arasında her zaman ticaret ve ekonomik iş birliğinin de önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Türkiye, bu ülkelerle ticaretin artırılması, altyapı projelerinin desteklenmesi ve yatırım fırsatlarının değerlendirilmesi gibi konularda çeşitli adımlar atmakta çoğu zaman cesur davranmıştır. Bu durum ise hem Türkiye'nin hem de Balkan ülkelerinin ekonomik kalkınmasına katkı sağlayarak bölgesel ekonomiyi güçlendirmektedir. Dolayısıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Türkiye ve Balkan ülkeleri arasındaki diplomatik ilişkiler, çok boyutlu bir işbirliği çerçevesinde gelişmeye devam etmiş ve kuvvetle muhtemel ilerleyen süreçte gelişmeye devam edecektir.

Bütün bu bilgiler ışığında Türkiye'nin Balkanlar'da bir aktör olarak rolü ve etkisi tespit edilmeye çalışıldığında şu rahatlıkla görülür ki; Türkiye ve Balkan ülkeleri arasındaki diplomatik ilişkiler, tarihsel bağlar, ekonomik işbirliği, kültürel benzerlikler ve bölgesel istikrarın korunmasına yönelik çabalar her zaman ön planda tutulmuştur.

Bu ilişkiler, bölgede olumlu bir işbirliği ve diyalog atmosferini sürdürmeyi amaçlayan bir dizi diplomatik mekanizma ve platform aracılığıyla da sürekli geliştirilmeye devam eder. Türkiye ve Balkan ülkeleri arasındaki ticaret, enerji, altyapı projeleri ve güvenlik alanlarında işbirliğini her geçen artmaktadır. Böylece Türkiye hem kendi siyasi hassasiyetlerini korumakta hem de bölgesel istikrarın sağlanmasına önemli katkılar sunmaktadır. Bununla birlikte, bazı tarihsel ve siyasi hassasiyetler ilişkilerde zaman zaman gerginliklere yol açsa da, Türkiye ve Balkan ülkeleri, ortak çıkarları etrafında bir araya gelerek bu sorunların üstesinden gelmeye ve işbirliğini sürdürmeye devam etmektedir. Bu diplomatik ilişkiler, hem Türkiye'nin hem de Balkan ülkelerinin bölgesel istikrarını ve kalkınmasını sağlayacak şekilde sürekli gelişmektedir.

Diğer taraftan Türkiye ve Balkanlar arasındaki diplomatik ilişkilerin tarihsel sürecine göz attığımızda şunu rahatlıkla görebiliriz; Balkan ülkelerinin Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla iş birliği içinde çalışma politikasını istikrar ve reformların sürdürülmesi açısından önemli bir teşvik unsuru olarak görülmektedir.

Türkiye’nin, Balkanlar’daki Uluslararası diplomatik misyonu özelikle Kosova ve Bosna-Hersek üzerinden şekillenmektedir. Buradan hareketle Bosna-Hersek’te ve Kosova’da uluslararası mekanizmalara etkin desteğinin bir yansıması olarak Türkiye uluslararası askeri (KFOR ve EUFOR) ve sivil mevcudiyetlere (UNMIK, EULEX) doğrudan katkısı bulunmaktadır.

Bütün bu bilgiler ışığında Türkiye’nin bölgesel işbirliklerini incelediğimizde karşımıza şunlar çıkmaktadır: 13 Balkan ülkesini bir araya getiren tek platform olan Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci’nde (GDAÜ) aktif şekilde yer almakta ve bölgesel işbirliğini teşvik etmektedir. 2021 yılında kuruluşunun 25. yıldönümü kutlanan GDAÜ kendine özgü ve bölge ülkelerinin tümünün dahil olduğu kapsayıcı yapısıyla, bölgesel işbirliğinin en önemli platformlarından biri olarak görülmektedir. Nitekim ülkemiz 2020-2021 döneminde üçüncü defa üstlendiği GDAÜ Dönem Başkanlığı boyunca GDAÜ’nün etkinliğinin artırılmasına ve bölgesel işbirliği gayretlerine önemli katkılarda bulunduğu bilinmektedir. Ayrıca Türkiye GDAÜ’nün operasyonel kolunu teşkil eden Bölgesel İşbirliği Konseyi’nin (BİK) kurucu üyeleri arasında yer alarak konseyin bütçesine de önemli katkılarda bulunmaktadır.[3]

Türkiye’nin inisiyatifi ile gerçekleştirilen Türkiye- Bosna-Hersek-Hırvatistan ve Türkiye- Bosna-Hersek-Sırbistan üçlü danışma mekanizmaları oluşturmaktadır. Bölgede kısa sürede kayda değer güven artırıcı önlem olarak kabul gören bu işbirliği mekanizmaları ile bir yandan Bosna-Hersek’te barış, istikrar ve refahın pekiştirilmesine çalışılmakta, diğer yandan ise, Balkanların daha istikrarlı hale gelmesine çaba gösterilmektedir.

Türkiye’nin öncülüğünde 2009 yılında oluşturulan Türkiye - Bosna-Hersek - Sırbistan üçlü danışma mekanizması çerçevesinde üç ülkenin Cumhurbaşkanları bugüne kadar 4 kez; Dışişleri Bakanları ise 14 kez bir araya gelmişlerdir.

2010 yılında keza ülkemizin öncülüğünde Türkiye – Bosna-Hersek - Hırvatistan üçlü danışma mekanizması teşkil edilmiştir. Bu çerçevede, üç ülkenin Dışişleri Bakanları bugüne kadar 8 kez bir araya gelmişlerdir.

 

 


[1]  İlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul: Kronik Yayınları, 1. Baskı, 2018, 56.

 

[2]  Fahri Armaoğlu, Türk Siyasi Tarihi, İstanbul: Kronik Yayınları, 1. Baskı, 2017, 102.

 

 

 

[3] Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı, https://www.mfa.gov.tr/balkanlar_ile-iliskiler.tr.mfa.