Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Avrupa Birliği’ne Bir Adım Kala Bosna-Hersek

Hafta içerisinde Saraybosna-Brüksel hattından gelen haber uluslararası kamuoyunun dikkatinin yeniden Balkanlar’a yönelmesini sağladı. Medyada Bosna-Hersek’in AB üyesi olduğuna ilişkin yaşanan bilgi kirliliğinin aksine sadece, Bosna-Hersek’in AB’ye yapmış olduğu başvuru kabul edildi ve bundan sonraki süreçte ülkenin artık resmen AB’ye aday ülke statüsü kazanması bekleniyor. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki ülkenin AB ile yürüteceği müzakereler ve beklenen adaylığın gerçekleşmesi için geçecek süre düşünüldüğünde Bosna-Hersek, AB bünyesinde yeni bir Türkiye vakası olmaya çok yakın.

Halen 1995 yılında imzalanan Dayton Antlaşması’nın kurmuş olduğu siyasal, ekonomik ve sosyal mekanizmayı yaşayan ülkenin mevcut sistemiyle AB’ye üye olabilmesi çok zor bir ihtimal olarak görülmektedir. Ülkenin halen yüzde 51’nin Bosna-Hersek Federasyonu’na, yüzde 49’unun da Sırp Cumhuriyeti’ne (Republika Srpska) ait olduğunu düşünüldüğü takdirde aslında Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğüne yöneltilen tehditlerin henüz bertaraf edilmediği anlaşılmaktadır. Ülkeyi kuran iki entitenin (devletçik) en basit milli meseleler üzerinde dahi anlaşamaması ve Sırp tarafının ülkeden bölünüp Sırbistan ile birleşme tehdidini kronik bir siyasi koz olarak kullanmasının neticesinde aslında fiilen iki ayrı ülkenin AB ile yürütmesi beklenen müzakereler sürecinden bahsetmekteyiz. Bir diğer ifadeyle ülke içerisinde yaşanan sorunların çözümsüzlüğünden yana siyaset geliştiren Sırp Cumhuriyeti’nin bu süreçte nasıl bir politika izleyeceği aslında Bosna-Hersek’in AB ile olan ilişkilerini belirleyecek ana unsurlardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Muhtemel senaryo şudur ki Sırp Cumhuriyeti’nin gerçekleştirmesi muhtemel siyasi blokajlara karşı AB de Sırbistan ile olan ilişkilerini askıya alma ve vize muafiyetini yeniden değerlendirme kozlarını masaya yatırarak Sırbistan’ın Bosna-Hersek’te yaşayan Sırp nüfus üzerindeki nüfuzunu olumlu yönde kullanacaktır.

Bunun yanında ülkedeki işsizlik oranın süreğen bir şekilde yüzde 45- yüzde 50 seviyelerinde gezinmesi ve halen ülke ekonomisinde savaş döneminin izlerinin ve yıkıcılığının kendini göstermesi AB ile yürütülecek sürecinin oldukça zorlu geçeceği yönünde bize önemli ipuçları vermektedir. Son olarak ise halen savaş psikolojisinin tam anlamıyla atlatılamaması ve etnik gruplar arasındaki uyumun tam anlamıyla sağlanamamış olması ülke içerisinde demokrasinin konsolidasyonunu zorlaştıran en belirleyici dinamik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Aslında işte tam bu noktada Bosna-Hersek’in bu süreci bir amaç olarak değil de ülkenin modernizasyonu ve demokratikleşmesi için bir araç olarak kullanması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bugün aslında sadece Bosna-Hersek değil bütün Balkan ülkeleri en önemli dış politika hedeflerini AB tam üyeliği olarak şekillendirerek AB ile olan ilişkilerinden maksimum ekonomik ve siyasal fayda sağlama yoluna gitmektedirler. Ortaya çıkan tablo şudur ki bölge 1990’ların psikolojisini atlatmak için AB’yi ve batılılaşmayı en önemli enstrüman olarak görmektedir.

Son tahlilde yazının başında belirttiğimiz üzere Bosna-Hersek’i son derece zorlu ve uzun bir süreç beklemektedir. Öte yandan, ülkenin bu sürece samimiyetle yaklaşması ve maksimum çabayı göstermesi Bosna-Hersek’in yeniden inşası sürecinin başarıya ulaşabilmesi açısından anahtar konumundadır. Son olarak duruma AB perspektifinden bakacak olursak Brüksel, Bosna-Hersek hamlesiyle hem AB içerisinde yükselen İslam karşıtlığına yönelik oluşan kötü imajı törpülemiş oldu hem de Brexit sonrası AB dağılıyor iddialarına karşılık tam aksine genişleme ve büyüme niyetinde olduğunu göstermiş oldu.

Bunlarda ilginizi çekebilir

Tümünü görüntüle