Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Sırbistan’ın İkilemi: Avrupa Entegrasyonu mu, Avrasya Bağlantısı mı?

Sırbistan, coğrafi konumu, tarihi bağları ve ekonomik ilişkileri nedeniyle Avrupa Birliği (AB) ve Rusya arasında sıkışmış bir ülke olarak dikkat çekmektedir. Moskova-Belgrad-Brüksel hattında denge kurmaya çalışan bir strateji, ülkenin uzun vadeli geleceği ve uluslararası konumunu ciddi bir sınavla karşı karşıya bırakmıştır. AB’nin çekim gücü ve Rusya’nın etkisi arasında sıkışan Sırbistan, iki sandalye arasında kalmanın riskleriyle yüzleşmektedir. Bir yandan AB üyeliği hedefiyle Avrupa entegrasyonunu sürdürmekte, diğer yandan Rusya ile derin tarihi, kültürel ve enerji bağlantılarını koruma çabası içindedir. Bu ikilem, Sırbistan’ın dış politikasını şekillendiren en kritik unsurlardan biri olup, ülkenin uzun vadeli stratejik tercihlerini de etkilemektedir.

Sırbistan Başbakan Yardımcısı Aleksandr Vulin, çarşamba günü Rusya’nın Vladivostok kentinde Doğu Ekonomik Forumu sırasında Putin ile bir araya geldiğinde, ülkesini Rusya’nın müttefiki olarak nitelendirmiştir. 4 Eylül 2024’te Rusya’yı ziyaret eden Vulin, Sırbistan ve Rusya’nın sadece ortak bir geçmişe değil, aynı zamanda ortak bir geleceğe de sahip olduğunu belirtmiş ve Batı’nın Sırbistan üzerindeki baskısını eleştirmiştir. Sırbistan ve Kosova arasındaki çatışmalı durumun dile geldiği görüşmede Putin, Sırbistan ile bozulan ticari dengeler ve Mart 2025’te süresi dolan gaz tedarik anlaşmasına değinmiştir.

Sırbistan, Rusya ile tarihi ve kültürel bağlarının yanı sıra, enerji alanında da oldukça kritik bağlara sahiptir. Sırbistan’ın enerji tedariki büyük ölçüde Rus gaz şirketlerine bağlıdır. Bu durum, Sırbistan’ın AB entegrasyonu ve milli hafızası noktasında elini kolunu bağlamaktadır. Öyle ki kendisini kabaca Doğu ve Batı arasında konumlandıran Sırbistan, iki tarafı da ülkesinin çıkarları için elzem görmektedir. AB’ye entegrasyon sürecini el freniyle yürütmeye çalışan Sırbistan, Rus gazına bağımlılığı yüzünden Brüksel’de sürekli “şaibeli ortak” olarak anılmaktadır.

29 Ağustos tarihinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir araya gelen Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, ülkesinin Fransa’dan Rafale uçağı alma girişimlerinin sonuna geldiğini belirtmiştir. Bu uçakların Rusya’ya yardım için hiçbir şekilde kullanılmayacağı taahhütleri verilmiş ve Macron, Sırbistan’ın Ukrayna’ya mühimmat göndermesini önemsediği dile getirmiştir. Bunun üzerine Sırbistan’ın Rusya’ya gidip yetkililer ile görüşmesi, “iki sandalye politikasını” gözler önüne sermiştir.

AB içinde Macaristan da bu şekilde benzer bir politikayla karşımıza çıkmaktadır. Macaristan, AB bünyesinde olan ancak Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmayan ve Rusya ile sıkı enerji ve diplomasi bağlarına sahip bir ülkedir. Rusya’ya yaptığı ziyaretleri duyurmaktan kaçınmayan Macaristan Başbakanı Viktor Orban da zaman zaman AB üyesi ülkeler tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Sırp yetkililer de bu duruma bir atıfta bulunarak “Orban’ın ziyaretlerinde endişe verici bir durum yoksa bizim ziyaretlerimizde de aynı durum geçerli olmalı.” sözlerini dile getirmiştir.

Sırbistan, 2009 sonrası AB üyeliğini hedeflerken Rusya-Ukrayna Savaşı ile daha dengeli bir politika sürdürmeye başlamıştır. Rusya ile tarihi, kültürel ve ekonomik bağlarından dolayı ilişkileri tamamen koparmayı göze almayan Sırbistan, AB üyelik sürecinde Rusya ile yakın bağları sebebiyle “Truva Atı” benzetmesiyle gündeme gelmiştir. Nitekim Sırbistan, Batılı devletlerin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmamıştır. Bu durum AB üyesi ülkelerin tepkisine neden olmuştur. Avrupa yolunda olduğunu dile getiren Sırbistan, Rusya ile tarihi bağlarını ve yaptırımlara katılmadığını vurgulamaktan geri kalmamıştır.[1]

Bu yıl 20- 24 Ekim tarihinde 16’ncısı Kazan’da düzenlenecek BRICS+ oturumuna, Rusya tarafından Sırbistan da davet edilmiştir. Sırbistan Başbakan Yardımcısı Vulin, “BRICS'e üye olmak için ülkemiz sınırları dışında yazılmış kanunları kabul etmenize gerek yok, eşcinsel evliliklerin yasallaştırılması ve iktidarı STK sektörüne devretmeniz gerekmiyor, Ukrayna bayrağını çantanızda taşıma zorunluluğunuz yok.” [2] cümlelerini dile getirmiştir. AB üyelik sürecinin uzaması sebebiyle farklı alternatifleri değerlendiren Sırbistan, bu noktada AB içinde ‘çatlaklar’ olarak iddia ettiği hususları dile getirmiştir. Sırbistan Başbakanı Vucic ise bu daveti ne reddetmiş ne de kabul etmiştir. 10-15 Ekim tarihinde nihai bir karar ile duyuracağını dile getirmiştir.

Brüksel, 5 Eylül 2024 Perşembe günü, üst düzey bir hükümet yetkilisinin bu hafta başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinin ardından, Sırbistan’ın Moskova ile güçlü bağlarını sürdürmesinin AB’ye katılma hedefiyle uyumlu olmadığını belirterek uyarmıştır. Sırbistan’ın Rusya ziyaretini ‘endişeyle’ karşıladıklarını dile getiren AB Dış Politika ve Güvenlik sözcüsü Peter Stano, Sırp hükümetinin Rusya ziyaretinin, bloğa entegrasyon hedeflerine aykırı olduğunu vurgulamıştır.

Değerlendirme

Sırbistan, Doğu ve Batı arasında sarkaç misali gidip gelirken, stratejik bir sınavla yüz yüze gelmiştir. Bir yanda enerji krizi, ekonomik bağımlılıklar ve tarihsel bağlar bulunurken diğer yanda Batı’nın vaatleri, yaptırımları ve ‘Avrupalı kimliğine’ sahip bir Belgrad vardır. Bu ikilem, Sırbistan’ın hem Avrupa’daki kurumsal geleceğini hem de tarihsel bağlar üzerinden şekillenen Avrasya bağlantısını dengeleme çabasının bir yansımasıdır. Sırbistan’ın Rusya ile enerji bağımlılığı, ekonomik ilişkileri ve kültürel bağları, AB’ye entegrasyon sürecini yavaşlatan ve Batı’da güven bunalımına neden olan kritik faktörlerdir.

Brüksel, Sırbistan’ı AB normlarına uyum sağlamak için daha somut adımlar atmaya zorlarken, Moskova ise Sırbistan’ı Batı’dan uzaklaştıracak her fırsatı değerlendirmektedir. Bu denge politikasını etkili bir şekilde yönetmek, Sırp dış politikasının önemli unsurlarından biridir. Zira, hem AB entegrasyon sürecine dahil olup hem de Kremlin ile müttefik görünmek, Sırbistan’ı her iki tarafın da gözünde güvenilmez ve yalnız bir aktöre dönüştürebilir. Sırbistan, dengeyi koruma çabasının getirdiği kısa vadeli faydalar ile bu politikanın uzun vadeli maliyetleri arasında bir tercih yapmak zorunda kalabilir.

 


[1] https://politikahaber.com/vucic-sirbistan-abde-rusyanin-truva-ati-olmayacak/               

[2] https://www.koha.net/tr/rajon/423929/vulin-ska-vend-per-serbine-ne-be-brics-eshte-nje-alternative