Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Ermenistan’ın Olası AB Adaylık Statüsü ve Rusya Faktörü

II. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan karşısında yenilgiye uğrayan Ermenistan barış müzakerelerinden çok uzak bir politik bir izlence içerisinde olup, bu konuda asırlardır aynı eksende hareket ettiği Rusya ile ortak bir noktada birleşememiştir. Rusya, Azerbaycan’ın haklı davasında, devletin toprak bütünlüğüne saygılı bir çizgide barış müzakerelerine öncülük etmiştir. Bu durum, Paşinyan yönetimini, Ermeni diasporasının güçlü nüfuza ve potansiyele sahip olduğu Batı eksenine kaydırmıştır.

Sovyetler Birliği'nin çöküşünü takip eden otuz yılı aşkın süre boyunca Moskova yönetimi bölgede etkinliğini devam ettirmiş, Moskova birlikleri Azerbaycan ve Ermenistan sınırında devriye gezerek denetleyici bir mekanizma işlevi görerek kritik noktalarda ve konularda hakimiyetini devam ettirmektedir. Ermenistan kaynaklarından edinilen ve henüz doğrulanmayan bilgiye göre Vladimir Putin'in devasa bir portresi, Ermenistan'ın Azerbaycan'la olan sınırı boyunca uzanan yolu izlemektedir. Billboard'da Rusya Devlet Başkanı'nın yanında "Sonsuza kadar birlikte" sloganı yer almaktadır.

Güney Kafkasya’daki statükoyu etkilemek ve değiştirmek isteyen Avrupa ise Gürcistan ve Ermenistan üzerinden dengeleri değiştirmek için çalışmalarını sürdürmektedir. Ermenistan da Rusya karşıtlığını amaçlayan bir dış politika tesis etmeye devam ediyor. Bu bağlamda Erivan hükümeti, Fransa ve Hindistan'dan silah satın almakta, ABD ile askeri tatbikatlara ev sahipliği yapmakta ve Kiev'e yardım göndererek Ermenistan tarihinde benzeri görülmemiş bir politika uygulayarak Rusya ile bağlarını koparmaktadır. Bu politikayı daha ileri taşıma gayreti içerisinde olan Ermenistan Avrupa eksenine kayarken Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan bu eylemler paralel olarak önemli açıklamalarda bulunmaktadır. Esasen Ermenistan’ın dış politikasındaki eksen kaymasının sır olmadığını belirten Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Erivan’ın Azerbaycan'ın tehdidi altında yaşadığını ve derin tarihsel bağlara sahip olduğu Rus ortağından uzaklaştığını açıklamıştır. Ararat Mirzoyan, ülkenin Batı yanlısı bir dış politikaya yönelmesine yönelik bir dizi seçeneğin parçası olarak AB üyeliğine başvurunun yurt içinde "tartışıldığını" söyleminde bulunmuştur. Bu da yakında zaman içerisinde Gürcistan’da olduğu gibi adaylık statüsüne dair gelişmelerin yaşanacağı beklentisini oluşturmuştur. Bununla birlikte, Avrupa Parlamentosu, Ermenistan'ın adaylığının "demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve temel özgürlükler gibi ortak değerlere" dayalı olarak değerlendirilmesi çağrısında bulunan önergeyi desteklemiştir.

Avrupa Birliği’nin Rusya’yı çevreleme politikası bağlamında Ermenistan’ın bu yönelimini değerlendireceği açıktır. Ukrayna, Moldova ve Gürcistan, Avrupa Birliği ile siyasi ve ticari entegrasyona yönelik bir yol izlerken artık Ermenistan’ın da bu konuda önemli açılımlar gerçekleştireceği beklenmektedir.

Bu durumu Güney Kafkasya’nın güvenliği ekseninde değerlendirecek olursak, Ermenistan güvenlik kaygılarını gerekçe göstererek ABD ve Avrupa Birliği’ni stratejik ortak olarak görmektedir. Ararat Mirzoyan yapmış olduğu bir açıklamada Avrupa’nın Ermenistan’ın güvenlik işlerine çok fazla dahil olduğunu ifade ederek, Azerbaycan ve Ermenistan sınırına konuşlanan gözetleme misyonu sayesinde gerginliğin azaldığını belirtmişti. Bu açıklama bir noktada Ermenistan nazarında Rusya’nın bölgesel işlevsizliğine işaret ederken, diğer yandan Azerbaycan’ın başarısını da görmezden geldiği anlamını taşımaktadır.

II. Karabağ Savaşı sonrası barış anlaşmasını imzalamak istemeyen Ermenistan, iki devlet arasında imzalanan ateşkes bildirisinin de yükümlülüklerini defalarca kez ihlal etmiştir. Gerek Karabağ içinde gerek sınır boylarında birçok yasa dışı faaliyetlerde bulunmuş bölgede gerilimi tırmandıracak silahlı saldırılar gerçekleştirmiştir. Bu süreç seyrinde güvenlik zafiyeti artmış ve bölgesel gerilimi durduran 19 Eylül 2023 tarihinde Azerbaycan’ın gerçekleştirdiği antiterör operasyonu olmuştur. Böylece hem Ermeni çetelerinin silahlı faaliyetleri hem de yasadışı maden ve silah kaçakçılığına son verilmiştir. Aslında Avrupa Birliği gözlemci heyetinin bölgede varlığı yanlı rapor tutmanın dışında işlevsiz olup, Ermenistan aksi yönde bir algı yaratma gayreti içerisinde olduğu açıktır.

Ermenistan’ın olası adaylık statüsü bölgesel birçok açmazı beraberinde getirecektir. Paşinyan’dan önceki hükümetlere bakıldığında Rus yanlısı bir politik tutum sergilendiği görülmektedir. Ermenistan’ın bu eksenden kayması Batı için bir fırsat olarak görülmektedir. Çünkü olası adaylık statüsünde AB uyum kapsamında yapılacak reformlar aracılığı ile Batı cephesi hem Rusya’nın bölgesel gücünü kıracak hem de bölgedeki enerji ve ulaşım ağını kontrol etmeye çalışarak Avrupa’ya tahıl, gaz ve yakıt ithalatı kolaylaştırılacaktır. Bu senaryoda Ermenistan ve Gürcistan üzerinden Karadeniz’e bağlanan muhtelif yolların geliştirilebilir ve kapasitesi arttırılabilir.

Ermenistan’ın olası adaylık statüsünün bir başka boyutu da Karabağ meselesinde Ermenistan’ın politik izlencesini ne yönde etkileyebileceğidir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında yapılması gereken barış anlaşmasına ilişkin sürece yönelik olumsuz bir tesir edebilmesi kısa vadede çok mümkün görünmemektedir. Çünkü Avrupa Birliği, Azerbaycan özelinde Türk devletlerini karşısına alabilecek potansiyeli henüz bulunmuyor. Ancak Ermenistan olası adaylık statüsü Rusya’nın asırlardır süre gelen Güney Kafkasya’daki nüfuzunu derinden etkileyecektir. Olası adaylık statüsünde Ermenistan’da aksiyon alınması gereken başlıca mesele Rus askeri birliklerinin tasfiye edilmesi olacaktır. Ermenistan'ın ülke çapında garnizonda bulunan tahmini 3.000 Rus askeri birliği bulunmaktadır. Sovyet tarzı askeri üniformaları değiştiren ve NATO’ya uyarlamaya çalışan Erivan hükümeti adaylık statüsünün vereceği sorumlulukla Rus askerini tasfiye etmesi kaçınılmazdır. Gelecekte karşılaşılacak olan bu ve benzeri yükümlülükler, Ukrayna krizinden sonra ikinci bir krize çanak tutacak gelişmelere gebe olacağı beklentilerini doğurmaktadır.