Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Hong Kong Tipolojisi: Kültürel ve Ticari Yaşam

Hong Kong, Güneydoğu Asya'nın ticari  ve kültürel merkezi olarak bilinmektedir. Bu bölgenin tarihçesine bakıldığında, çeşitli kültürlerin etkileşimi, ticaretin gelişimi ve politik değişimlerle şekillendiği görülmektedir.

Hong Kong'un tarihi, esas olarak Qing Hanedanı'nın 19. yüzyılın ortalarında İngiltere tarafından ele geçirilmesiyle başlamıştır. 1842'de imzalanan Nanking Antlaşması, Hong Kong'un İngiltere’ye devredilmesini sağlamıştır. Bu dönemde, Hong Kong bir ticaret limanı ve denizaşırı bir ticaret üssü haline gelip, hızla gelişmeye başlamıştır.

Hong Kong, İngiltere hakimiyetinde koloni olarak varlığını sürdürmüştür. 20. yüzyıl boyunca, bölge ekonomik açıdan büyümüş ve Asya'nın en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında, Hong Kong'un ekonomisi hızla modernleştiği ve finansal sektördeki öneminin arttığı görülmektedir.

Hong Kong, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında, Çin ana karasının ekonomik liberalleşmesi ve dünya ticaretinin küreselleşmesi ile birlikte büyük bir ekonomik büyüme yaşamıştır. Finans, lojistik, ihracat ve ithalat gibi sektörlerdeki dinamizmi sayesinde, Hong Kong Asya'nın en önemli finans merkezlerinden biri haline geldi.

1997 yılına gelindiğinde Hong Kong, İngiltere yönetiminden Çin'e yönetimine devredilmiştir, ancak "bir ülke, iki sistem" prensibi altında özerk bir özel idari bölge olarak yönetilmeye devam etti. Bu düzenleme, Hong Kong'un ticari serbesti ve finansal özerkliğini sürdürmesini sağlamıştır. Hong Kong Çin Halk Cumhuriyeti’nde bulunan Özel İdari bir bölge olarak varlığını devam ettirmektedir.

Hong Kong, hala dünya genelinde önemli bir ticaret ve finans merkezi olarak kabul edilmektedir. Uluslararası şirketlerin Asya-Pasifik bölgesindeki ana merkezlerinden biri olarak, bölge genelindeki ticaretin ve yatırımların büyük bir kısmını yönetmektedir. Ayrıca, serbest ticaret rejimi, düşük vergi oranları ve etkili lojistik altyapısıyla iş dünyası için çekici bir destinasyon olma özelliğini sürdürmektedir.

Çin ana karasından ayrı yönetim ve ekonomik sistemlere sahiptir. Çin - İngiliz Ortak Deklarasyonunun idari süreklilik sağladığından dolayı Hong Kong Temel Yasası bölgesel anayasa olarak kabul edildi. Çin ulusal kanunu bölgede geçerli olmamakla birlikte, Hong Kong ayrı bir yargı alanı olarak kabul edilir.

Hong Kong’ta kapitalist karma hizmet ekonomisi mevcuttur. Vergiler düşüktür. Hükümet pazara pek müdahale etmez ve uluslararası finans pazarı olması Hong Kong ekonomisinin başlıca özelliklerindendir.

Kendilerine ait para birimleri bulunur. Hong Kong Doları Dünya genelinde en çok işlem gören para birimlerindendir. Ülke genelinde Çin’de kullanılan bazı uygulamalar yasaklanmış ve erişim engeli getirilmiştir. İşin açığı Hong Kong ziyaretimde buna çok şaşırmıştım. Çin’de en büyük pazarı “TikTok” oluştururken Hong Kong TikTok uygulamasına erişim engeli getirmiştir. Pazarlama faaliyetlerini yoğunluklu olarak Facebook üzerinden ilerletmektedirler.

Şehir ticaret merkezi olmuş durumda. Küçük bir silikon vadisine dönüştürmeyi hedefledikleri söylenebilir. Girişimlere verilen destekler ve yatırımlar büyük ölçeklerde. Türk ürünlerine de ilgi oldukça büyük. Hem teknolojik alanda hem de ithal ürün sevdasının fazla olması sebebiyle ihracat hacimleri kadar ithalat hacimlerinin olduğunu da söylemek mümkün.

Hong Kong ve Çin arasındaki ayrışma sosyo-kültürel hayatta da kendini bariz bir şekilde hissettirmektedir. Hong Kong bölgesinde doğup büyüyen, ya da ailesi zamanında oraya yerleşmiş olan halk kendisi “Hong Konglu” olarak tanımlar. Üstelik kendilerine “Çinli misiniz?” şeklinde yöneltilen soruları cevaplamaktan hoşlanmazlar.

Geçmiş dönem sömürge bölgesi olması toplumda derin izler bıraktığını gözlemledim.  Kanayan yara olarak değerlendirebileceğimiz bu tarihsel hafıza baş edebilmek için sanatla uğraştıklarını fark ettim. Kendi tarihçelerinin anlattıkları, Kantonca ağırlıklı metinlerin sergilendiği, girdiğiniz andan itibaren sizi büyüleyen bir Hong Kong Museum of Art adında bir sanat müzesi bulunmakta. Burada geleneksel kıyafetler, savaş ve bağımsızlık dönemine ilişkin fotoğrafların bulunduğu alan beni çok etkilemişti.

Sosyal hayata bakıldığında, sonradan özerkliğini kazanan bu bölgede yerleşik kültürel ve ahlaki değerlerin olmadığı görülmektedir. Komşuluk ilişkilerinin ve nezaket kurallarının tam olarak olgunlaşmamıştır. Komşuluk ilişkisi neredeyse hiç yok. Özellikle yerel halk hem birbiriyle hem de türlü sebepler ile Hong Kong’a taşınan bireylere karşı mesafelidir. Günaydın deme kültürü olduğu söylenemez. Açıkçası Türkiye’de alışık olduğumuzdan daha farklı bir yaşam biçimine sahipler. Yolda yürürken size herhangi biri çarparsa özür dilemeyeceğini bilmenizi isterim.

Eğitim açısından bakıldığında, dünyadaki en iyi okullara sahip olduğunu da iletebilirim. Hong Kong eğitim sistemi öğrencilerin özgüvenlerini arttırmak için tasarlanmıştır. Hong Kong’taki öğrenciler dünya standartlarında eğitim almanın yanı sıra bilim, teknoloji ve yenilik alanında liderlik becerileri kazanır. Üniversite eğitimi için farklı ülkelerden Hong Kong’a gelen birçok insan bulunmaktadır.

Genel hatlarıyla Hong Kong sömürge ve özerklik arasında sıkıştığında, kendini var etmeye çalışırken teknoloji, eğitim, sanat gibi konulara odaklanmış bir bölge. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “En büyük savaş, cahilliğe yapılan savaştır.” Hong Kong’ta bunun uygulandığı aşikar.