Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Kıbrıs’ta Ortak “Federasyon” Vizyonu Var Mı?

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, 16 Ekim 2018 tarihinde Güvenlik Konseyi’ne sunduğu Kıbrıs Raporu’nda öncelikle tarafların ortak vizyon konusunu netleştirmeleri gerektiğine dikkat çekmişti. Peki, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk tarafları arasında BM Genel Sekreteri Guterres’in ifade ettiği gibi Ada’nın geleceğine ilişkin ortak bir vizyon şu an için var mıdır? Ya da bu yönde en küçük pozitif bir girişim söz konusu mudur? Kıbrıs konusuna “federasyon” temelinde bir çözüm bulunabilmesi amacıyla 1977’den bu yana yaklaşık 40 yılı aşkın süredir çok ciddi çaba ve enerji harcanmıştır. Peki, arzu edilen yönde bir sonuç elde edilebildi mi? 77-79 Doruk Anlaşması, 1984 Viyana Çalışma Noktaları, 1986 Taslak Çerçeve Anlaşması, 1992 Gali Fikirler Dizisi, 1993 Güven Artırıcı Önlemler Paketi, 1997 Troutbeck (ABD) ve Glion (İsviçre) Görüşmeleri, 1999-2000 Cenevre ve New York’ta 5 Tur Aracılı Görüşmeler, 2004 Annan Planı, Cenevre Görüşmeleri ve en son olarak da Crans Montana’da yapılan müzakerelerde federasyona yönelik tüm çabalar Rum Yönetiminin katı ve uzlaşmaz tutumları nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmadı mı?

Rum tarafının oldum olası amacı 1963’de gasp ederek üniter Rum Devleti’ne dönüştürdükleri sözde Kıbrıs Cumhuriyeti unvanını ve bu durumun kendilerine sağladığı tüm ayrıcalıkları korumaktır. Federal çözümün yönetim, yetkiler ve tüm zenginliklerin adil bir şekilde paylaşılarak birlikte yönetme prensibine dayanmasına karşın, Rum Yönetimi Kıbrıs Türkleri ile yönetimi, yetkileri ve doğal zenginlikleri paylaşma niyetinde olmadığını 40 yıldır söylüyor. İtiraf ediyor ve açık açık söylemeye de devam ediyor.

Anastasiadis kısa bir süre önce düzenlediği basın toplantısında özetle; “Kıbrıs Türklerinin yönetime etkin katılımını kabul etmiyoruz. Her kurumda etkin katılım aramak, azınlığın bu hakkını kötüye kullanması, çoğunluğun hakkını engellemesi tehlikesini getirir. Türkiye’nin garantörlüğü sona ermeli ve Türk askerleri tamamen çekilmeli. Doğal gaz konusunda Kıbrıs Cumhuriyeti haklarından vazgeçmeyecek. Bu konuyu asla müzakere masasına getirmeyeceğiz.” dedi.

Görüldüğü üzere Rum Yönetimi zihniyet olarak Kıbrıs Türkleri olarak bizleri en başından buyana azınlık olarak gördüklerini bir kere daha açıkça ifade etmiştir. Rum tarafının siyasi eşitliğe dayalı, etkin katılımımızın olacağı adil ve paylaşımcı federasyon temelinde bir anlaşma yapma gibi bir niyeti olmadığını artık herkes görerek kabul etmelidir. Bu bağlamda bazı kesimlerin hala daha federasyon modelini tabulaştırmaya çalışarak fanatik futbol severler gibi sahiplenmelerini anlamak mümkün değildir. Bu kesimler neredeyse damarımı kesseniz federasyon akacak diyecek şekilde siyaseten marjinalleşme sürecine doğru hızla kaymaya devam etmektedirler. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ifade ettiği gibi Ada’nın geleceğine ilişkin iki taraf arasında ortak bir vizyon var mıdır? Esas konuşulup tartışılması gereken konu budur! Federasyon dışındaki seçenekleri de içerecek şekilde ortak bir zemin arayışı içerisine artık girebilmeliyiz.

Geçtiğimiz 30 Nisan 2017’de Crans Montana sürecinde ve 23 Kasım 2017’de GKRY’de yapılacak Başkanlık seçimleri sürecinde yazmış olduğum köşe yazılarımda Rum lideri Anastasiadis ve Rum Ulusal Konseyi’nin kapalı kapılar ardında yaptıkları bazı gizli değerlendirmelerde “anlaşmalı ayrılık” konusunu gündemlerine alarak Kıbrıs Rum paradigmasında (değerler sisteminde) meydana gelen radikal değişime dikkat çekmeye çalışmıştım. Bu bağlamda BM Genel Sekreteri Guterres’in Ada’nın geleceğine ilişkin iki taraf arasında ortak bir vizyon var mıdır? Yaklaşımına federasyondan başka seçenekler pek mümkün görünmüyor yaklaşımı ülkemizde sık sık dillendirilmeye çalışılmaktadır.

Rum Yönetimi ile federasyondan başka seçenekler mümkün gerçekçi değil yaklaşımına ne enteresandır cevap Güney Kıbrıs’tan Akel Genel Sekreteri ve DİSİ Genel Başkanından geliyor. AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu konuyla ilgili olarak diyor ki; Anastasiadis “iki devletli çözümü görüşüyor.” Aslında AKEL Genel Sekreteri Kiprianu açıklamasında Anastasiadis iki devletli çözüme açık demeye getiriyor! Bunu hem Kıbrıs Rum Toplumuna hem de Kıbrıs Türk toplumuna bu şekilde ifade ediyor. DİSİ Genel Başkanı Aerof Neofitu ise Kıbrıslı Türkler Konfederal ve İki Devletli Çözümü konuşmaktan korkuyor diye açıklamada bulunuyor. Görüldüğü üzere DİSİ(Anastasiadis’in partisi)  Genel Başkanı Neofitu demek istiyor ki korkmanıza gerek yok. Konfederal ve İki Devletli Çözümü konuşarak tartışmaya artık başlayalım. Pazarlıklarımızı bu yönde yapalım.

Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, diplomaside bir ülke içerisindeki aktörler kendi başlarına buyruk gelişigüzel tesadüfî şekilde hareket etmezler! Bu bağlamda Akel Genel Sekreteri ve DİSİ Genel Başkanı’nın açıklamalarının Anastasiadis ve Rum Ulusal Konseyi’nin almış oldukları kararlar dışında olması beklenmemelidir! 30 Nisan 2017 tarihinden bu yana Rum Ulusal Konseyi ve Anastasiadis’in federasyon dışındaki seçenekler üzerinde tüm partiler ile çeşitli senaryo ve stratejiler geliştirmiş olduklarını artık görüp anlamalıyız.

Öyle anlaşılıyor ki Anastasiadis içerisinde bulunduğumuz süreçte Türkiye’ye başka, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya başka şeyler söylüyor. Durum böyle olsa da Anastasiadis ve Rum Ulusal Konseyi’nin federasyon dışındaki seçenekleri görüşüp bu yönde müzakere yapmaya hazır oldukları artık ortaya çıkmıştır. Bu aşamadan sonra BM Genel Sekreteri Guterres’in Ada’nın geleceğine ilişkin iki taraf arasında ortak vizyon bulunup bulunmadığına Kıbrıs Türk tarafı olarak nasıl bir yaklaşım göstereceğiz?

Biz sadece federasyon konuşuruz. Bunun dışında bir şey konuşmayız. Ancak, bu şartlarda Rum Yönetimi ile federasyon yapmamız da pek mümkün görünmüyor mu diyeceğiz?  Hükümet bu konuda ne düşünüyor? Hükümette federasyon dışındaki seçenekleri görüşmeye kapalı mı? Kıbrıs Türk Halkının geleceği sadece federasyon modeline endekslenebilir mi?  Bazı kesimler federal çözüm olmuyorsa mevcut statükonun devam etmesini mi savunuyor? Kıbrıs Türk tarafı olarak bir an önce tüm seçenekleri masaya koyarak konuşmalıyız. Bu yönde alternatif senaryo ve stratejiler geliştirmeliyiz. Ortak vizyon bulabilmek için tüm fikir ve görüşlere açık olmak gerekir. Ucu açık olmayacak bir süreç sonunda nihai bir sonuca ulaşılma arifesinde olduğumuzu artık kimse göz ardı etmemelidir.

Sonuç olarak; Rum Yönetimine 40 yılın ardından uluslararası baskı ve zorlama ile federasyon zemininde bir anlaşma yapmasını beklemenin kime ne faydası olur?

Atalarımız ne demiş; zorla güzellik olmaz…