Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Lozan Antlaşması Nasıl Delindi?

Türkiye Cumhuriyeti, Lozan’daki kazanımların önemli bir kısmını kaybetti. Türkiye, 2004 yılından itibaren cumhuriyet tarihinin ilk ve en büyük toprak kaybını yaşadı. İzmir, Aydın ve Muğla il sınırları içinde binlerce Yunan askeri elini kolunu sallayarak dolaşıyor. 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın 12, 15 ve 16. maddesi ile Türk ve Rum Ahalinin Değişimi Sözleşmesi ve İkamet Sözleşmesi’ni ihlal edildi.

Lozan Antlaşması’nın 12, 15 ve 16. Maddesi Nasıl İhlal Edildi?

Osmanlı Devleti döneminde antlaşmalarla devredilen ve ilhak edilen Ege adalarının hukuki statüsü ve adaların geleceği Lozan Antlaşması’nın 12, 15 ve 16. maddesi ile belirlendi. Antlaşmanın 12. maddesi ile 13 Şubat 1914 tarihli Altı Büyük Devlet Kararı bir kez daha teyit edildi. Yunanistan’a, Kuzey Ege Adalarının egemenliği değil, sadece kullanma hakkı yani zilyetlik (possession) hakkı verildi. Kuzey Ege’de bulunan Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya adalarının mülkiyeti ile adaların karasuları, bitişik bölge, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölgeleri ve hava sahası Türkiye’nin egemenliğinde kaldı.

Antlaşmanın 15. maddesi ile Osmanlı Devleti döneminde, 22 Ağustos 1915’de İtalya tarafından ilhak edilen 12 Ada, Rodos ve Meis adası olmak üzere toplam 14 adanın isimleri teyit edildi.

Türkiye Cumhuriyeti, antlaşmanın 16.Maddesi ile diğer Ege adaları üzerindeki haklarını saklı tuttu ve 4 Ocak 1932 Türk- İtalyan Sözleşmesi ile Doğu Ege Denizi’nde 150’den fazla ada, adacık ve kayalık üzerindeki egemenlik haklarını yeniden deklare etti.

Lozan Antlaşması’nın 12, 15 ve 16. maddeleri ile antlaşmasının 15. maddesine ek olarak konulan 2 no.lu harita, haritada, Osmanlı Devleti döneminde, İtalya tarafından ilhak edilen toplam 14 adanın isimlerinin altı kırmızı çizgi ile çizilmiştir. Lozan Antlaşması’nda verilmeyen ve haritada altı kırmızı çizgi ile çizilmeyen 18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığını 2004 yılında alenen Yunanistan’a verilmiştir.

Girit Adası’nın Dörtte Üçü ve Adanın Etrafındaki 14 Ada ile Adacık ve Kayalıklar Türkiye Cumhuriyeti’ne Aittir!

Lozan Antlaşması’nın 12. maddesi ile 17-30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması tekrar teyit edilmiştir. 1913 Londra Antlaşması’na göre Yunanistan’a Girit Adası’nın sadece dörtte biri verilmiş dörtte üçlük pay ise Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’a bırakılmıştır. Girit Adası’nın etrafındaki 14 ada ile adacık ve kayalıklar Türk egemenliğinde kalmıştır. Lozan sonrasında Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Girit Adası üzerindeki haklarından fiilen feragat etmiştir. Fiili feragat nedeniyle, Girit Adası’nın dörtte üçü aslına rücu olmuş ve Osmanlı Devleti’nin halefi sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin toprağı olmuştur. Halihazırda, Girit Adası’nın etrafındaki 5 Türk adası Yunan işgali altındadır.

Yunanistan, Ege Denizi’ndeki Karasularını Fiilen 12 Mile Çıkardı!

Yunanistan, işgal edilen Türk adalarında 13 askeri üs kurdu. Askeri üslerde 5 binden fazla Yunan askeri görev yapıyor. Adalara top, uçaksavar, havan gibi ağır silahlar ile zırhlı araçlar yerleştirildi. Yunanistan, 6 millik karasularına ilave olarak işgal ettiği Türk adalarında da 6 mil uygulaması yapmak suretiyle Ege Denizi’ndeki Yunan karasularını fiilen 12 mile çıkardı. Bu durum karşısında nota verilmeyerek, Yunanistan’ın Ege Denizi’nde 12 millik karasuları uygulamasını zımnen ve hukuken tanınmış oldu.

Yunanistan ve İsrail, Petrolümüzü Çalmaya Devam Ediyor!

Yunanistan ve İsrail, Lozan Antlaşması’nın 12. maddesine göre mülkiyeti ve karasuları Türkiye’ye ait olan Taşoz Adası karasularındaki petrolümüzü çalmaya devam ediyor. Günde 3823 varil petrolümüz gözümüzün içine baka baka çalınıyor. Lozan Antlaşması’nın 12. maddesini ihlal edilerek 111 milyon varil Türk petrolünü Yunanistan ve İsrail’e teslim edildi.

 Türk ve Rum Ahalinin Değişimi Sözleşmesi Nasıl İhlal Edildi?

Lozan Antlaşması’ndaki sözleşmeye göre İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’da yaşayan Rumlar ve Batı Trakya’da yaşayan Türkler dışındaki Rum ve Türk ahali mübadeleye tabi tutuldu. Anılan yerler dışında kalan tüm dini örgütler lağvedildi. Değişim Sözleşmesi, 2004 yılından itibaren ihlal edilmeye başlandı. Hükümetin himayesinde yurt dışından getirilen 6 papaz Fener Rum Patrikhanesi’ne metropolit olarak atandı. Rum nüfusun olmadığı Bursa, İznik, İzmir, Sivas, Bergama, Efes, Antalya, Çanakkale, Edirne ve Ankara’da metropolitlikler açıldı.

Batı Trakya’da, 2010 yılından bu güne kadar 100’e yakın Türk Azınlık Okulu kapatılırken, Gökçeada’da 2013’te Rum İlkokulu, 2015’te Rum Ortaokulu ve Lisesi, Aydın Hurşit Adası ve Aydın Eşek Adası’nda 2017’de Yunan liseleri açıldı. Türk ve Rum Ahalinin Değişimi Sözleşmesi ile Lozan Antlaşması’nın 40 ve 45. maddeleri ihlal edildi. Ayrıca, Anayasanın 90. maddesi ihlal edildi.

İkamet Sözleşmesi Nasıl İhlal Edildi?

Lozan Antlaşması’na ek olarak konulan mektuplardaki İkamet Sözleşmesi’ne göre 30 Ekim 1914 tarihinden önce varlığı tanınmış olan İngiliz, Fransız ve İtalyan okullarının Türkiye’de eğitime devam edeceği kararlaştırılmıştı. 2007 yılında çıkarılan 5580 sayılı kanunla özel yabancı okulların kapasitesi 5 misli artırıldı. Türkiye’nin birçok ilinde başta Amerikan Kültür Kolejleri, İngiliz ve Fransız okulları olmak üzere çok sayıda özel yabancı okul açıldı. Lozan İkamet Sözleşmesi ihlal edildi. Ayrıca, Anayasanın 90. maddesi ihlal edildi.

Sonuç

18 ada ve 1 kayalığını kaybeden Türkiye batıdan bölündü. Türkiye’nin batısında ikili devlet düzenine geçildi. Anayasa’nın 3. maddesi ihlal edildi. Yunanistan şimdi de Avrupa Birliği Natura – 2000 Projesi’ni bahane ederek Zürefa, Antipsara gibi adalarımızı da işgal etmeye hazırlanıyor.

9 Eylül 1922’de İzmir’de denize dökülen Yunan askeri yeniden İzmir’e yerleştirildi. İzmir, Aydın ve Muğla il sınırları içinde 5 binden fazla Yunan askeri elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Türk topraklarında Yunan ve Bizans bayrakları dalgalanıyor.

Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusudur. Lozan Antlaşması’na, Türkiye’nin tapusuna ve vatan topraklarına sahip çıkmak milli bir görevdir.