Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Türkiye’nin Hamas-İsrail Savaşı’na Yönelik Tutumu

Türkiye, Avrupa ve Asya’nın, Doğu ve Batı’nın birleştiği coğrafyadır. Balkanların, Akdenizin, Kafkasların, Karadenizin kucakladığı Türkiye, jeopolitik yerleşimi sebebiyle, dünyanın her tarafındaki savaşlarda söz sahibi sahibi olmak zorunda kalıyor. Türkiye'nin bölgedeki siyasi, askeri ve jeopolitik gücü, onu bölgesel ve ulusal konularda görüş bildirme konusunda sorumlu ve yükümlü kılmaktadır.

Türkiye Müslüman çoğunluğa sahip laik bir cumhuriyettir. Bu cumhuriyet, Osmanlı gibi büyük ve güçlü bir imparatorluğun mirası ve aynı zamanda devamıdır. Tarihte yaşadığı olaylardan ders çıkarıp, sonuçlarını ülkesinin lehine çevirebilecek güç bir potansiyele sahip olan bu cumhuriyetin, Hamas-İsrail Savaşı’na da aynı şekilde yaklaşacağı düşünülmektedir. Çünkü ülke çıkarları en önemli önceliklerden biridir.

Dünyadaki büyük güçlerin siyasi, ekonomik ve askeri rekabeti artmış olup, bugün Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlarda yaşanan bu savaşlar o gücün dünyaya getirdiği felaketlerdir. Tarihsel zenginliği ve jeopolitik nüfuzu Türkiye'yi bölgenin önde gelen sesi haline getiriyor ve ister Orta Doğu, ister Kafkaslar, ister Balkanlarda yaşanan hareketlilik bu ülkeyi de doğrudan olmasa da etkiliyor.

Orta Doğu'da onlarca yıldır devam eden ve bugün en kötü anını yaşayan Hamas-İsrail Savaş’ı, aslında diğer mağdurları kendi siyasi bataklığına sürüklemeye yönelik yapılan politik planların diğer yüzüdür. Ukrayna-Rusya Savaşı’nda, Ermenistan-Azerbaycan Savaşı’nda da aynı planlar uygulanmaya çalışıldı. Bugün Hamas-İsrail Savaşı da aynı sistematik ve görevlerle ilerliyor. Türkiye'nin güçlü dış politikası bu konunun dışında kalmasına yardımcı oldu. Çünkü tarihe baktığımızda bir yanda Doğu ve Batı'nın birbirine düşmanlığı, diğer yanda ise hepsinin Türkiye'ye olan kin ve nefreti bir başka boyuttadır. Coğrafi konumu, dünya pazarındaki ana kara yollarına hakimiyeti, tarihten gelen medeni irsi ve diğer nüanslar  Türkiye’yi bölgede çok “sevilen” bir ülke haline getirmiştir.

Türkiye ile Rusya'nın bugünkü yakın ilişkileri yıllar içinde inşa edilen devletlerarası sevgi, işbirliği ve sadakatten kaynaklanmıyor. Tarihe çok kısaca bakacak olursak Osmanlı Devleti ile Rusya, coğrafi olarak yakın olmakla birlikte sıklıkla çıkar çatışmalarına girmişlerdir. Bu dönemde Karadeniz bölgesi ve Kafkaslar önemli  kritik bölgelerdi. Özellikle Osmanlı-Rus Savaşları iki imparatorluk arasında önemli uçurumları temsil ediyordu. Rusya ve Türkiye arasındaki tarihi anlaşmazlıklar sadece Kafkasya ile sınırlı kalmamış, Kırım ve  Balkanlarda da devam etmiştir. Ama bugün aynı şeyi diyemiyoruz, Rusya son 5-6 yılda Türkiye’ye karşı siyasi çizgisini değiştirmek zorunda kalmıştır.Siyasi manevralar,karşılıklı ekonomik çıkar ve bölgesel güvenlik durumları sonucunda bugün Türkiye ve Rusya diğer güçlere karşı müttefik olmuşlardır. Rusya'nın Türkiye ile iş birliği, Rusya'nın siyasi ablukadan çıkması, ekonomisini güçlendirecek bir ülkenin yanında bölgedeki gücünü koruyabilmesi için çok önemli bir nüans.

Aynı ittifak anlayışını ve siyasi birlik ittifak  Filistin-İsrail sorununda da gördük. Türkiye, İsrail ile yeni kurulan siyasi ilişkilerini koparmamak şartıyla bu savaşta Filistin'e destek vereceğini açıkladı. Rusya'nın  da Filistin'e verdiği desteğin aslında bölgedeki güçler arasında ittifak ve planlamaya dayalı bir anlaşma olduğunu söyleyebiliriz. Elbette Türkiye ve Rusya, İran ve ABD gibi savaşta söz sahibi olan ülkeler arasında yer almıyorlar ama bölgede tehdit oluşturabilecek konuların tahminiyle hazırlıklılar.

Aynı zamanda  Gazze’de çok önemli gaz rezervleri var. Bu kuşkusuzdur ki, eğer İsrail Gazze şehrini işgal ederse, bölgedeki önemli gaz rezervlerini hepsi İsrail’in eline geçecekdir. Batı’nın bu işte çıkarı, Rusya’dan asılı kaldığı gaz konusunda alternatif kaynaklar elde edebilmek ve kendine daha yakın ve daha sadık ekonomik taraflar bulmaktır.

Belirtildiği gibi Türkiye bu meselede Filistin’in haklarını savunuyor, destekliyor ama aynı zamanda İsraille de bağlantıları yeniden eski hale getirmemek için soğukkanlılığını koruyarak, çok profosyenel siyasi duruş sergiliyor.