Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
VATAN MUHAREBESİ SONRASINDA KARABAĞ’IN NEFESİ: Yeniden İmar

27 Eylül 2020’de başlayan ve 44 gün süren Vatan Muharebesi’nden Azerbaycan tarihi bir zaferle çıkmıştır. Savaş sonrası yapılan ateşkes ile Karabağ toprakları 30 yıllık esaretinden kurtulmuş, öz vatanı Azerbaycan’a ve gerçek sahibi Azerbaycan Türklerine kavuşmuştur. Fakat Karabağ öyle bir yıkıma uğramıştır ki, Azerbaycan Bayrak Günü’nde, Füzuli’de konuşma yapan Alî Komutan İlham Aliyev’in “Bayrak asacak yer bulamadık” sözleri, Ermeni vahşetini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

 

Sovyetlerin çöküşüne paralel olarak başlayan Ermeni tahribatı, Dağlık – Karabağ’da sosyo-politik, demografik, ekonomik ve ekolojik içerikli sorunlar ortaya çıkarmıştır. Ermenistan bölgede bulunan tarihi yapılara, mezarlara, ibadet yerlerine ve bölgenin gerçek sahipleri olan Azerbaycan Türklerine zarar vermekten çekinmemiş, savaş sonrası Azerbaycan topraklarını terk ederken bile doğayı katletmekten geri durmamıştır. Tahribatın gerçek boyutları, kazanılan zafer sonrasında daha iyi anlaşılmıştır. Resmi rakamlara göre 700 tarihi ve kültürel anıt, 927 kütüphane, 808 kültür merkezi, 85 müzik ve sanat okulu, 100 binden fazla esere ev sahipliği yapan 22 müze ve daha fazlasının yok olması Ermeni vandalizmini gözler önüne sermektedir. Savaş sonrası bölgeden kaçan Ermeni askerleri tarafından bölgeye döşenen mayın ve patlayıcıların gösterildiği haritanın Azerbaycan’a uzun süre verilmemesi yeniden imar sürecini aksatmış, sivil ağırlıklı kayıplara sebep olmuştur.

 

Ermenistan tarafından Azerbaycan Türklerine yaşatılan bu mezalim, Azerbaycan’ı yıldırmamış, aksine imar sürecini hızlandırmıştır. Azerbaycan’ın Karabağ’ı yeniden imar süreci, bölgeyi tekrar yaşanabilir hale getirerek Azerbaycan Türklerine ata vatanlarında yaşama imkanı vermek, bölgede tahrip edilen tarihi yapıları restore edip coğrafyanın hak ettiği eski Türk kimliğini kazandırmaktır.

 

İlk olarak Azerbaycan, yeniden yapılanma sürecinde önceliği bölgedeki mayınları temizlemeye ve altyapı konusuna vermiştir. Özellikle yol yapım konusunda ciddi adımlar atan Azerbaycan’ın ilk girişimi ‘Zafer Yolu’ olarak da bilinen, 101,5 kilometrelik çift şeritli Şuşa – Füzuli otoyol projesidir. Daha sonrasında bölgeye ulaşımı kolaylaştıracak uluslararası hava limanının temeli Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından Füzuli rayonunda atılmıştır. Sadece Füzuli’de değil, gelecek dönemde, işgalden kurtarılan Laçın ve Zengilan'da havaalanları inşa edilecektir. Ermenistan sınırında bulunan Zengilan'ın, bölgenin lojistik merkezi haline dönüştürülmesi de Bakü yönetiminin planları arasında yer almaktadır. Kurtarılan toprakları karış karış gezen İlham Aliyev, ziyaret kapsamında Füzuli- Hadrut ve Hadrut – Cebrayıl- Şükürbeyli kara yollarının temelini de atmıştır. Altyapı ve üstyapı çalışmalarının yanı sıra Şuşa şehri aslına uygun restorasyonlarla eski ihtişamına kavuşturulmuş ve Ermenilerin sokak ve caddelere verdiği Ermenice isimler değiştirilmiştir. Kentin giriş kapısının restore edilmesinin ardından, şehrin adı kapıya Azerbaycan Türkçesi ile yazılmıştır. 'Şuşa' 8 Kasım 2020’de İlham Aliyev tarafından Azerbaycan’ın kültür başkenti ilan edilmiştir.

 

Ermeni vandalizminden kurtarılan Azerbaycan topraklarında imar sürecindeki alanların “yeşil enerji” bölgesi olması için yüksek teknoloji kullanılması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Yapılacak olan imarda 'akıllı şehir' ve 'akıllı köy' konseptleri temel alınmıştır. Yenilenebilir elektrik üretim kaynaklarının kurulması, bu anlamda Azerbaycan için önemli bir adımdır. Bölgede yenilenebilir enerji üretiminin çoğunun hidroelektrik barajlardan sağlanması beklenmektedir. Azerbaycan’ın yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi ve yeniden imar edeceği Karabağ’da bu teknolojiyi kullanmak istemesi tesadüf değildir. Yeşil enerji kullanımı konusunda Güney Kafkasya ülkeleri arasında en düşük sıralarda yer alan Azerbaycan enerji üretimine elverişli bir coğrafyaya sahip olduğu halde elektrik için doğalgaz rezervlerini kullanmaktadır. Bu sebeple Azerbaycan yönünü yenilenebilir enerji kaynaklarına çevirmiştir.

 

Azerbaycan'ın yılda yaklaşık 2,56 milyar metreküp (bcm) su olan iç su kaynaklarının dörtte biri Karabağ'dan kaynaklanmaktadır. Bölgenin ana nehirleri olan Tartar, Bazarchay, Hakari ve diğer daha küçük nehirler, hidroelektrik için büyük potansiyele sahiptir. Karabağ'ın güneş enerjisi potansiyelinin 3.000-4.000 megavat, rüzgar enerjisi potansiyelinin ise 300-500 megavat olduğu tahmin edilmektedir. İran ile ortaklaşa inşa edilen Hudafarin ve Kız Kulesi hidroelektrik santralleri 280 MW enerji üretecek, Kelbecer – Laçın bölgesinde yapılması planlanan hidroelektrik santralleri ise 120 MW enerji sağlayarak bölgenin yeşil kaynaklara bel bağlamasını sağlayacaktır. Ayrıca Kelbecer bölgesinde 3093 m3/gün, Şuşa'da 412 m3/gün termal su kaynakları yeşil enerjinin gelişimi için büyük potansiyele sahiptir. Buradaki kilit nokta sadece yeşil kaynaklardan enerji üretmek değil, enerjinin iletimi, dağıtımı ve tüketiminde en verimli ve en akıllı sistemleri kullanmaktır.[1] Proje için seçilen pilot köy Zengilan’a bağlı Ağalı köyüdür. Köyde inşa edilen 200 ev yenilenebilir enerji kaynakları ile güçlendirilecektir. Akıllı köy projelerinde Çin Bilgi ve İletişim Teknolojisi (ICT) şirketi Huawei, Karabağ bölgesinde gelişmiş dijital teknolojileri ile yer alacak şirketlerin arasındadır.

 

Türkiye, Dağlık Karabağ’ın işgalinin sona ermesinde gösterdiği askeri ve siyasi desteğin ardından “Tek millet, iki devlet” anlayışıyla, Karabağ’daki yeniden imar sürecinde de kardeş ülke Azerbaycan’ı yalnız bırakmamıştır. Azerbaycanlı firmalar kadar Türk firmaları da sürece aktif bir şekilde dahil olmuştur. Yol yapımından alt yapı çalışmalarına, mayın temizleme faaliyetlerine, enerji santrallerinden tarım sulamaya kadar birçok kritik proje, Türk mühendislerinin ve yöneticilerinin imzasını taşımaktadır. Bölgeye büyük yatırım yapan Türkiye 12 milyar dolar değerinde 363 projeye imza atmıştır. Tahrip edilen bölgeleri yeniden imarı alanında, Türkiye’nin yanı sıra Macaristan, İtalya, İsrail, Pakistan, İngiltere ve İran şirketleri de yer alacaktır.

 

Sonuç olarak Karabağ, Azerbaycan’ın hiçbir zaman gözden çıkardığı bir toprak parçası olmamıştır. Bölge ile Azerbaycan arasındaki tarihi bağlar, zamanın ve Ermenistan’ın zayıflatamayacağı kadar güçlüdür. Bu güç, Azerbaycan’ı doğru zamanı beklemeye ve bu süreçte pes etmemeye itmiştir. Ata topraklarına kavuşan Azerbaycan, bölgenin hak ettiği ihtişamına ulaşması için savaşın dahi bitmesini beklememiş, kurtarılan topraklarda yeniden imar çalışmalarını başlatmıştır. Bu çalışmalarda Azerbaycan, işgalden kurtarılan toprakların yeraltı ve yer üstü zenginlikleri hesaba katarak, bölgenin dokusunu bozmadan, var olan yenilenebilir enerji kaynaklarını en aktif şekilde kullanmayı temel almıştır. Bu kapsamda, Kelbecer ve Laçın'da rüzgar enerjisi, Zengilan ve Cebrayıl'da ise güneş enerjisi santralleri inşa edilmesi planlanmıştır.

Siyasi, askeri ve diplomatik alanda kardeş ülke Azerbaycan’ı yalnız bırakmayan Türkiye, Karabağ’ın yeniden yapılandırılması konusunda da geri durmamıştır ve bölgeye en büyük yatırım Türkiye tarafından yapılmıştır. Yapılan ilk yol projesinden, Füzuli uluslararası havalimanının inşaatına kadar birçok projede mühendisleri ve yatırımcılarıyla aktif rol üstlenen Türkiye, Azerbaycan ile imzaladığı iş birliği protokolleri sayesinde bölgede tek başına projeler de ortaya koymaktadır. Ayrıca, taraflar arasında imzalanan Şuşa Beyannamesi ile iki kardeş ülkenin ilişkisi uluslararası boyut kazanmıştır. Haydar Aliyev'in "Bir millet, iki devlet" ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün "Azerbaycan'ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir" sözleri bu beyanname ile tescillenmiş, stratejik iş birliğini, müttefiklik seviyesine çıkarmıştır. Söz konusu beyannameyle ortak milli güvenlik konseyi toplantıları gerçekleştirilecektir. Bu durum gerek Türkiye için gerekse Azerbaycan için bir ilk olacaktır. Azerbaycan’ın milli güvenlik meseleleri, Türkiye’nin milli güvenlik meseleleridir. Aynı şekilde, Türkiye’nin milli güvenlik meseleleri konusunda Azerbaycan ayrılmaz bir parçadır. Söz konusu coğrafyada ortaya çıkacak bir güvenlik sorununda Türkiye de masada olacaktır. Şuşa’da açılacak olan ilk  Türk konsolosluğu da bunun en büyük göstergelerinden biridir.

 

Vatan Muharebesi ile birbirine daha yakın ilişkiler kurmaya başlayan Türkiye ve Azerbaycan, bulunduğu coğrafyada daha güçlü bir şekilde hareket etmeye başlamış, kazanılan zafer ile Türk birliği düşüncesini kuvvetlendirmişlerdir.

 


[1] Bkz. https://www.dailysabah.com/opinion/op-ed/bakus-smart-karabakh-plan-paints-a-bright-future

Erişim Tarihi: 13.06.2021