Son Dönem Türkiye-Rusya İlişkileri: Bölgesel Konular ve Stratejik İlişkiler
Merhaba, Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi olarak, Araştırmacı, Türkolog Sn. Razil Guzaerov ile ‘Son Dönem Türkiye-Rusya İlişkileri: Bölgesel Konular ve Stratejik İlişkileri’ üzerine bir röportaj gerçekleştireceğiz. Sözü kendisine bırakıyorum.
Soru 1: Son yıllarda Türkiye ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilere dair gelişmeler hakkında görüşleriniz nelerdir?
Rusya-Türkiye ilişkileri son yıllarda çok değişime uğradı. Su 24 savaş uçağı olayından sonra bu ilişkilerde belli bir donma gözlemledik. Ancak komşu bölgelerdeki ve dünyadaki durum iki ülkeyi iş birliği yapma ihtiyacına itti. Devletlerin güvenlik alanındaki iş birliğini arttırmaya başlaması önemliydi ve bu da örneğin Suriye konusunda bazı olumlu sonuçlar verdi.
Rusya, Türkiye'nin uluslararası arenada daha fazla özerklik ve bağımsızlık için çabaladığını görüyor. Ancak Moskova aynı zamanda Ankara'nın Batılı ortaklarına ve NATO'ya ne kadar bağlı olduğunu ve bunun da ortağıyla ilişkiler kurarken kendi politikalarını da dile getirdiğini anlıyor. Bu da iki ülke arasında bazı anlaşmazlıklara neden oluyor. Ancak Moskova, baskılara rağmen Ankara'nın ulusal çıkarlarını gözetmesini, Rusya karşıtı yaptırımlara katılmamasını ve Rusya ile karşılıklı fayda sağlayan bir iş birliği kurmasını takdir ediyor.
Genel olarak iki ülke arasındaki ilişkilerin dinamikleri olumlu olarak nitelendirilebilirim. Rusya ve Türkiye birçok alanda iş birliği geliştirmekte ve birbirleri için özel önem taşımaktadır. Bu olumlu dinamiğin devam etmesi her iki ülkenin de yararına olacak ve kriz durumlarının diyalog ve karşılıklı saygı yoluyla çözülmesini mümkün kılacaktır. İki ülke liderleri arasındaki ilişkiler dostane bir nitelik taşımaktadır. Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan yüz yüze görüşmelerde birçok soruna çözüm bulabileceklerini defalarca teyit etmişlerdir. Şu anda iki ülke ilişkilerinin önemli ölçüde bozulacağına dair net bir senaryo bulunmamaktadır.
Soru 2: Türkiye ve Rusya arasındaki stratejik ortaklık ve bölgesel konulardaki iş birliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Suriye, Karabağ ve diğer bölgesel konularda Türkiye ve Rusya’nın iş birliği potansiyeli nedir?
Bölgesel meseleler bağlamında Rusya ve Türkiye komşu bölgelerdeki durumu istikrara kavuşturmaya çalışmaktadır. Bölgesel krizlerin gelişimi ve çözümüne yönelik mekanizma ve senaryolara ilişkin vizyonlarındaki olası farklılıklara rağmen, devletlerin ortak hedefi bu alanda iş birliği için ciddi bir platform oluşturmaktadır.
Rusya-Türkiye güvenlik iş birliğinin başarısı Suriye sahasında görülmüştür. İki ülke, İran'la birlikte, garantör ülkeler olarak şiddeti sona erdirmeyi, ülkedeki durumu istikrara kavuşturmayı vb. amaçlayan bu tür bir etkileşim kurabileceklerini göstermiştir. Kuşkusuz bu yönde daha yapılması gereken çok şey var. Ancak Rusya ve Türkiye'nin çabaları, krizin olası çözümü için çok gerekli bir temel oluşturmaktadır.
Kafkasya'daki gelişmeler söz konusu olduğunda Rusya bölgedeki durumun istikrara kavuşturulmasıyla ilgileniyor. Bu nedenle Moskova hem Azerbaycan hem de Ermenistan ile yakın ilişkiler geliştirmeye çalışmaktadır. Türkiye, Azerbaycan'la yakın işbirliği kuruyor ve bölgedeki faaliyetlerine tam destek veriyor. Ankara için bölgedeki etkisini yeniden kazanması önemli, ve bunu II. Karabağ Savaşı’ndan bu yana yavaş yavaş geliştiyor. Türkiye, Güney Kafkasya'daki nüfuzunu arttırarak diğer bölgesel aktörlerle yeni işbirliği/çatışma noktaları yaratmak için daha fazla fırsata sahip olacaktır. Şu anda Rusya ve Türkiye kriz çözümü çerçevesinde işbirliği yapmaktadır. Karabağ konusunda iki ülke arasındaki yapıcı diyaloğun sonucu olan bir Rus-Türk izleme merkezi bulunmaktadır. Bu tür bir diyalog Güney Kafkasya'nın iki ülke arasında bir anlaşmazlık konusu haline gelmemesine katkıda bulunacaktır.
Dolayısıyla, bölgesel işbirliği çerçevesinde ülkelerin potansiyelinin aynı şekilde hem çelişkilerin yaratılmasına hem de büyümesine yönlendirilebileceğini söyleyebiliriz. Burada tekrar, sadece ülkeler arasındaki aktif diyalog ve karşılıklı saygının bu potansiyeli olumlu bir şekilde yönlendireceği gerçeğine geri dönüyoruz.
Soru 3: Avrupa’nın ekonomide geri dönüşü olmayan yola girdiğini belirten Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ‘Sürekli Rusya’nın enerji kaynağı vermediğini, kısıtladığını söylediler. Biz hiçbir şeyi kısıtlamıyoruz, her şeyi veriyoruz. En güvenilir ortak da Türkler oldu. İşte, TürkAkım üzerinden sevkiyat yapılıyor.’ dedi. Buradan hareketle iki ülke arasındaki ticaret hacmi ve enerji iş birliği hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu iş birliklerinin gelecekteki potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkelerin ticaretinde olumlu bir eğilim var. Ticaret hacmi 2023 yılında 50 milyar doları aşmış, 2022 yılında ise 68 milyar dolara ulaşmıştır. Karşılıklı ticarette ulusal para birimlerinin kullanılması ve karşılıklı ödemelerde dolar ve avronun payının azalması yönündeki eğilim olumlu görünüyor. Vladimir Putin'in de belirttiği gibi, iki ülkenin merkez bankaları, Rusya ve Türkiye'nin finans ve kredi kuruluşları arasında bir muhabir ağı oluşturmak için aktif olarak çalışıyor.
Enerji, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerde önemli bir yer tutmaktadır. 25 bin Rus ve Türk uzmanın görev aldığı Akkuyu nükleer santralinin inşaatı, bu iş birliğinin stratejik niteliğini ortaya koymaktadır. Akkuyu NGS'nin ilk güç ünitesi 2023 yılının sonunda işletme izni almıştır. Santralin faaliyete geçmesinin bir sonraki aşaması, nükleer yakıtın reaktöre yüklenmesini ve fırlatma öncesi kontrol işlemlerinin başlamasını mümkün kılacak olan ilk güç ünitesi için işletme lisansının alınması olacaktır.
Rusya güvenilir ve sorumlu bir gaz tedarikçisidir. İki boru hattı Türk Akımı ve Mavi Akım aktiftir ve 2022 yılında 21,5 milyar metreküp gaz sevkiyatı gerçekleştirmiştir. Ancak maalasef 2023'te teslimatlar önemli ölçüde düşmüştür. Türkiye, Rus gazının üçüncü ülkelere transit geçişinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu durum Türkiye'de bir gaz merkezi oluşturulması fikrini doğurdu. Türkiye halihazırda AB'nin en büyük petrol ürünleri tedarikçilerinden biri haline gelmiştir, dolayısıyla Avrupa'nın enerji merkezi olmak için gerçek bir şansa sahiptir.
Buna ek olarak, tarım ve gıda tedariki alanındaki iş birliği de büyük bir hızla artmaktadır. İki ülke arasındaki ilişkilerde turizm geleneksel olarak önemli bir yer tutmaktadır.
Bu nedenle Rusya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilere dair beklentiler oldukça olumludur. Türkiye'nin bağımsızlığı, Batılı ortaklarının baskısına direnmesine ve Rusya ile ekonomik bağlarını genişletmenin yollarını aramasına yardımcı olmaktadır. Rusya da bu ilişkileri derinleştirmeye hazır olduğunu gösteriyor.
Soru 4: İki ülke arasında son dönemde artan kültürel etkileşimler ve turizm açısından bakıldığında, Rus vatandaşların Türkiye’ye yoğun ilgisi olduğunu görmekteyiz. Rusya Turizm Endüstrisi Birliği Başkan Yardımcısı Dmitriy Gorin, Eylül 2023 tarihinde “Bu yılın ilk 7 ayında 3,5 milyon Rus vatandaşı Türkiye'yi ziyaret etti. Ağustos ayında da iyi rakamlar gördük ve Eylül-Ekim ayları için geleneksel olarak yüksek talep oluyor. Mayıs ve yaz aylarındaki kayıpların kısmen telafi edilmesine yardımcı olacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. Bu turizm açısından bu ilgi şimdi ve gelecekte iki ülke arasındaki ilişkilere ne gibi ekonomik fırsat ve iş birlikleri sağlayabilir, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye geleneksel olarak Ruslar için en cazip tatil destinasyonlarından biri olmaya devam etmektedir. Türk halkının kaliteli hizmeti ve misafirperverliği, ülkenin iklimiyle birleştiğinde Türkiye'yi harika bir tatil destinasyonu haline getiriyor. Rus vatandaşları burada tatil yapanların sayısında hala lider konumdadır, onları Alman ve İngiliz vatandaşları takip etmektedir. Geçen yıl ülkemizden Türkiye’ye 6,2 milyon Rus geldi, 2022'de ise 5,2 milyon.
Bu Rus turist sayısı, Rusya'yı Türkiye'nin turizm sektörünün gelişimi açısından önemli kılıyor. Bu nedenle, Rus turistleri çekmek için mümkün olan her şeyi yapmak ve pandemi öncesi turistik seyahat hacmini kademeli olarak geri getirmek Ankara'nın faydasınadır. Bu bağlamda, turistler için yüksek düzeyde güvenlik ve konforun sürdürülmesi ve nakitsiz ödemelerin kullanılabilirliğinin sağlanması önemlidir.
Ayrıca, devletler arasındaki etkileşim, ülkelerin turizm alanında işbirliğini geliştirmeye olan ilgisini göstermektedir. Örneğin, Rus-Türk Turizm Çalışma Grubu yatırım projelerine ilişkin bir yol haritası sunacak. Enerji işbirliğinin yanı sıra turizm sektörü de yakın işbirliğinin sürdürülmesinin temel taşlarından biri olacaktır.
Soru 5: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Mart 2022’de Rusya ve Ukraynalı heyetler arasında yapılan müzakerelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve Kiev rejiminin bile barış müzakerelerinin çatışmayı durdurabileceğini itiraf ettiğini vurguladı. Dönemin İngiltere başbakanı Boris Johnson’ın Kiev’i ziyaret ettiğini Batılı ülkelerin Rusya’yı stratejik yenilgiye uğratmak için müzakereleri engellediğini söyledi. Putin’in yakın zamanda Türkiye’ye bir ziyareti söz konusu. Tüm bunlardan hareketle Türkiye’nin de içinde olduğu yeni bir müzakere görüşmeleri başlar mı?
Rusya Ukrayna konusunda müzakere etmeyi hiçbir zaman reddetmemiştir. Ukrayna'daki tüm olayların başından beri Rusya tüm tarafları müzakere masasına oturmaya ve tüm sorunları diplomatik yollarla çözmeye çağırmaktadır. Ancak burada, Minsk anlaşmalarının Ukrayna'yı Rusya ile bir çatışmaya hazırlamak için yapıldığını itiraf eden Batılı ülkelerin dürüstlükten yoksunluğu ile karşı karşıyayız. Donbas halkı garantör olarak Rusya'ya yöneldi. Kiev'in o dönemde sadece Rusya ile değil kendi vatandaşlarıyla da diyalog kurmak istememesi, Rusya'yı askeri araçlara başvurmaya zorladı. Moskova aynı zamanda bunun aşırı bir önlem olduğunu ve her zaman müzakere masasına oturmaya hazır olduğunu açıkça ifade etmiştir.
Diğerlerinin yanı sıra Türkiye'nin çabaları sayesinde Rusya ve Ukrayna 2022 yılında İstanbul anlaşmalarına vardı. O zaman Rusya diyaloğa hazır olduğunu göstererek askerlerini Kiev'in dış mahallelerinden geri çekti. Ancak Ukrayna bu anlaşmaları reddetti ve Rusya ile temaslarını durdurdu. İstanbul görüşmelerindeki Ukrayna heyetinin başkanı David Arahamiya'ya göre Kiev, Boris Johnson'ın etkisiyle anlaşmalardan çekildi. Bu, Ukrayna'nın bağımsız bir devlet olmadığının ve ortaklarına son derece bağımlı olduğunun bir başka göstergesiydi. Böyle bir devlet müzakere edemez ve daha da önemlisi tüm anlaşmaları yerine getiremez.
Şu anda Kiev tarafından müzakerelerin yeniden başlatılması için temel oluşturabilecek gerekli koşullar mevcut değildir. Bir yandan Türk tarafı sorunun diplomatik yollardan çözülmesini umduğunu ve bunu kolaylaştırmaya hazır olduğunu defalarca hatırlattı. Öte yandan, Ukrayna ordusu için Bayraktar TB-2 ve Kirpi zırhlı personel taşıyıcılarının teslimatı, Ukrayna'daki barış sürecinin gelişmesine hiçbir şekilde katkıda bulunmuyor. Dolayısıyla Vladimir Putin'in olası Türkiye ziyaretinin müzakere sürecinin yeniden başlamasına yol açmasını beklememeliyiz. Devlet başkanlarının bir araya gelmesi ikili ilişkilerdeki pek çok konunun ele alınması için gereklidir.